11 Nisan 2012 Çarşamba

Melancholia

Melancholia

Yönetmen: Lars von Trier
Dram, Psikolojik, Bilim kurgu(?)



2 kız kardeş, birbirlerinden oldukça farklılar. Sorunlu kardeş Justine (Kirsten Dunst) ve Sakin, düzgün Claire (Charlotte Gainsbourg) ve dünyaya yaklaşan bir gezegen, dünyanın sonu geliyor. Karakterlerin tepkilerini izliyoruz bu son ile birlikte.



Filmin ilk bölümü Justine'in düğünü ile başlıyor. İlk bölümün sizi boğması muhtemel zaten ilk bölüm Justine'i anlatıyor ve sorunlu Justine'i gayet iyi anlatmış bence. Kendi düğünün de aşağıda misafirler beklerken gelinliği çıkarıp küvete yatan, uyuya kalan, gidip çimlere işeyen, bir gülen, bir ağlayan, kocasının zaten bence asla anlamadığı bir kadın Justine. Salak bir patron, patronun peşinde dolaşan yine salak, çıkarcı bir adam, kızıyla zahmet edip bir konuşmayı bile yapmayan bir baba, "çok masraf ettik bu düğüne, mutlu olsan iyi olur" diyen ablasının kocası. Bu film de tüm erkekler erkekliğin yüz karası diyelim. Justine zaten anlaşılması zor bir karakter, anlayan ya da anlamaya çalışan zaten yok. Onun dünyanın sonunun gelmesiyle de bir sorunu yok, o zaten hayat'la sorunu olan bir kadın. Düğünün de işinden istifa ediyor, düğün sabahı eşini terkediyor. Bence Justine'i en güzel özetleyen cümle de eşi giderken söylediği idi "Ne bekliyordun ki?"



2 bölüm Claire'i izliyoruz. 2. bölüm ilk bölüme göre daha hareketli ve olayın artık içindeyiz. Gezegen gittikçe yaklaşıyor. Claire'nin eşi John (Kiefer Sutherland) hesaplamalar yapıyor, sorun olmayacağından, görsel bir şölen yaşanacağından, gezegenin asla çarpmayacağından çok emin. Claire ise endişeli, gergin, sakin kadın gidip yerine ne yapacağını bilmeyen, kaçmak için saçmalayan, ordan oraya koşturan bir kadın geliyor.



Son'un nasıl olacağına takmış durumda. İyi olmak zorunda gibi hissediyor, bu sırada Justine ile yaptıkları konuşma bence iki kardeşi özetleyen bir konuşma olmuş. Justine'nin tepkisi çok iyiydi "Tuvalette olsan ne olur?" gibi bir yaklaşımı var. Ee bence mantıklı, bitiyor işte nerede olduğunun ya da ne yaptığının pek önemi yok!
Söylediğim gibi Justine'nin sorunu hayatla ama Claire'nin sorunu bitmesiyle. Justine sakince bir kabullenişte, Claire delirmek üzere.
Bu arada sorun olmayacağından emin John, işte insanoğlu böyle dedirten bir hareketle, çocuğunu eşini bile düşünmeden kendini öldürüyor.

Ve filmin final sahnesi. Justine'nin yiğeni için yaptığı sihirli mağara!



Bence bu tarz filmleri seyretmeyi sevenler için kaçırılmaması gereken bir film. Müzikler bir şölen zaten. 2 kadını, kardeş olsalar bile çok farklı 2 kadının felaketler karşısında ki tepkilerini, çaresizliği, yalnızlığı çok güzel aktarmış. Ben oyunculuklara da söylecek söz bulamadım. Bence harikaydı.

IMBD Puanı: 7.3

5 yorum:

  1. Melancholia, benim için yılın filmiydi. felaket filmlerine yeni bir bakış açısı getirmesi ve biçimsel özellikleriyle kalbimi çaldı açıkçası. açılış ve kapanışını unutamıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni bir bakış açısı fikrine katılıyorum, iki insanın ruh halleriyle izledik felaketi ve bence de gerçekten çok çok iyi bir filmdi. Benim için de kapanış unutulmaz :)

      Sil
  2. Söylemeden edemeyeceğim güzel bir blogun var. Açalı bir kaç ay olmuş sanırım ama hem içerik olarak hem de görsel olarak tatmin edici olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim, bunları senden duymak ayrı bir güzel oldu benim için :) Evet çok yeni daha, filmlerin bana hissettirdiklerini, kendi bakış açımla gördüklerimi, anladığımı anlatmaya çalışıyorum. Başarabiliyorsam ne mutlu bana :)

      Sil
  3. rica ederim :) başarıyorsun ki yazı arşivin genişledikçe çok daha güzel olacak eminim :)

    YanıtlaSil