20 Nisan 2012 Cuma

Biutiful

Biutiful

Yönetmen: Alejandro González Iñárritu
Yapım: 2010
Dram


Hikaye Barcelona’da geçiyor, Edmund Bertrem (Javier Bardem) yaptığı yasadışı işlerle para kazanmaya çalışarak çocuklarına bakmaya çalışan, bazen polisler başı derde giren, sorunlu ama fedakar bir baba. Ayrıldığı eşi alkolik, sorumsuz, anne olabilecek vasıflara sahip değil.



Film'de para kazanmak için Afrika ve Çin'den bir umut Avrupa'ya gelen insanların çaresizliğini de izliyoruz. Edmund'un yaptığı yasa işlerin başında o insanlara çalışacak, kalacak yer bulmak var. Para kazanmak için sınır tanımıyor çünkü mecbur, ayakta kalmalı, çocuklarını ayakta tutmalı çünkü güvenecek hiç kimsesi yok. Bir yandan da çok ilgili ve fedakar bir baba.


Bu film de güzel olan hiç birşey yok! Fakirlik, çaresizlik, acı, sorunlar, ölüm iç içe. Acımasız bir hayat'ı izliyoruz ve film karanlığı ile bizi de içine çekiyor. Babanın çaresizliği en acısı ve en dokunaklısı. O çaresizliği hissediyorsunuz izlerken. Bir yanda para sıkıntısı, bir yanda çocukları için endişesi, bir yanda hastalık.




Filmin ismi bile Beautiful olması gerekirken Biutiful!

Bence kesinlikle izlenmesi gereken bir film. İçinizi sıkıcak, sizi boğucak ama izlenmeli. Başladığı gibi kendi çirkinliğinde bitiyor film. Hayat gibi. Bir şey iyi başlamazsa asla iyi bitmez der gibi!

Javier Bardem'in oyunculuğuna hayran kaldım.

IMDB Puanı: 7.4

4 yorum:

  1. çok önemli film bu.
    yazmıştım silmiştim sona eleştirisini.
    :)
    istersen eklerim buraya.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekle lütfen, çok sevinirim. Farklı yorumlar okumayı çok seviyorum, bakış açımı geliştiriyor.

      Sil
  2. BIUTIFUL

    Mea Culpa

    Sinemaya neden gidersiniz? Neden film izlersiniz? Bazen neşelenmek, bazen zaman öldürmek, herkesin bir nedeni vardır. Sinema bir endüstridir ama bir sanattır da. Sinema hayatın taklididir aslında. Sanat yapıtları da insanı ve hayatı anlama ve anlamlandırma çabasıdır. Yani, sanat, hayatı dönüştürür. Aslında her sanat türü gibi sinema da hayatımızı iyiye, olumluya götürme çabasıdır. Bu nedenle, sanat her zaman öncüdür. İyi bir sanat yapıtı ile karşılaştıktan sonra, hayatımızda hiçbir değişim olmuyorsa, o yapıtı iyi çözümlememişiz demektir. Ve aslında sanat yoktur, sanatçılar vardır. Sanatçılar, sanatı ileriye taşır, bizi de.

    Biutiful da böyle bir film. Bir sanat yapıtı. Gerçekten de biutiful bir film. Neyse ki film, Amerikalıların elinden çıkma değil. Yoksa duygu sömürüsü yapan bir melodram olurdu. Bir İspanyol filmi. 2000’li yılların en iyi ülke sinemalarından biri İspanyol sineması. Ve film, A.G.Inarritu’nun elinden çıkma. Unutulmaz film Amores Perros’un (Paramparça Aşklar Köpekler) yönetmeni. Ve Babil ile 21 Gram. Bu filmlerden birini sevmişsinizdir mutlaka eğer gerçek bir sinema severseniz. Şimdi de, Biutiful’u seversiniz sanırım.

    Üstelik, bir de çirkin ama çekici büyük oyuncu Javier Bardem oynuyor. Bardem’i Penelope Cruz ve Stephanie Sandrelli ile oynadığı, 1992 Bigas Luna yapımı Jambon Jambon’da izlemiştik ilk. Son beş yılda ise artık başrollerde oynuyor.

    Barcelona. Çinli, Afrikalı kaçak işçiler, aileleri, paranın herkese yetmediği, sokakların dünyası. Uyuşturucu, kaçak üretim, rüşvet, polis. Bu dünyanın içinde pis işler yapmak zorunda kalarak, 2 küçük çocuğunu yetiştirmeye çalışan ve telepatik güçleri olan bir baba.
    Pisliğin, yanlışların, yoksulluğun, kaybolmuşluğun, çaresizliğin içinde doğruyu bulmaya ve uygulamaya çalışan bir erkek. Sıradan, zavallı hayatlar. Ama ölümün kokusu ve pişmanlığın içinden müthiş bir insan sevgisi ve yaşam umudu fışkırıyor. Yaşamı olumlayan son derece insancıl bir film.

    Sinemayı, yaşamı, insanı seviyorsanız sakın kaçırmayın. Mükemmel bir film.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mükemmel yorum! Ayrıca şu kısmına tüm kalbimle katılıyorum "Neyse ki film, Amerikalıların elinden çıkma değil. Yoksa duygu sömürüsü yapan bir melodram olurdu." Duygu sömürüsü yapmak için gerçekte film de hissetmemiz gereken duyguları çoğu zaman es geçen anlayışa kıl oluyorum! : )

      Sil