26 Eylül 2012 Çarşamba

Detachment

Detachment

Yönetmen: Tony Kaye
Dram
ABD – 2011

 

Önceden uyarmak istiyorum; Sakın, "Bir öğretmen gelir ve sınıftaki çocukların hayatını değiştirir" temalı bir film beklemeyin. Bu öyle bir film değil, iyi ki de değil.
 
 

Film Albert Camus'un "Ve hayatımda aynı anda hiç böylesine kopmuş ve bir o kadarda kendimde hissetmemiştim." cümlesi ile başlıyor. Daha sonra öğretmenlerin konuşmaları ile devam ediyor. Nasıl öğretmen olduklarını anlatıyorlar. Bazıları annesi öğretmen diye bu meslekten nefret etmiş (Kendimi gördüm sanki), bazıları kasırga da okul tatil diye. Sonra vazgeçememişler.. Henry geliyor ekrana ve o güzel cümleleri kuruyor ; "Buradaki öğretmenlerin çoğu, bir gün bir farklılık yaratabileceklerine inanıyordu. Bu dünyanın zorluklarını anlamamıza yardım edecek ve bize yol gösterecek birine sahip olmanın ne kadar önemli olduğunun farkındayım. Ben büyürken yanımda böyle biri yoktu." En son cümle Henry'i anlamamıza yardımcı olacak nitelikte.


Henry Barthes (Adrien Brody) bir yedek öğretmen, öğretmen boşluğu olan okullarda geçici olarak çalışıyor. İdealist bir öğretmen profili bekleyemeyiz Henry'den. O kendisine verilen süre içerisinde, kendisinin de aşağıdaki cümleler de anlattığı gibi sadece boşluk dolduruyor.

“Vaktimin çoğunu beladan uzak durup sorumluluk almamak için harcıyorum. Ben sadece yedek öğretmenim. Bir şeyler öğretme sorumluluğum yok. Tek yapmam gereken düzeni korumak. Sınıfta kimsenin birbirini öldürmeden gelecek döneme geçmesini sağlamak.”


Bu cümlelerin dışında, otoriter olduğunu söyleyebilirim. Yani sınıfta öğrencilere belli bir davranış şekli var ve kendisi de aynı karşılığı almak istiyor. Tartışmaya girmiyor, istemeyeni sınıftan gönderiyor. Kendisine yapılan herhangi bir saygısızlığı sakince karşılarken, bir öğrenciye yapılanı ise asla affetmiyor. Kendi cümleleri ile ; "O bir çanta. Onun hisleri yok. İçi bomboş. Benimde hislerim yok. Beni incitemezsin." Yine satır aralarını okursak, Henry'nin kabuğuna fazlası ile çekilmiş ve kendini soyutlamış bir insan olduğu sonucunu çıkartabiliriz. Aslında okulda olanlarla pek ilgilenmiyor. Meredith (Betty Kaye) isimli öğrencinin Henry'i çizdiği resim aslında Henry'i çok net anlatıyor. Meredith ise anlaşılamayan, destek olunmayan, belli kalıplar içerisinde tutulmaya çalışılan ama yeteneği ve zekası sebebi ile standart kalıpların içerisinde tutunamayan bir gencin üzücü hikayesini yansıtıyor bize. Babasının şu sözleri ise durumunu özetliyor. "Seni ve yaratıcı hobilerini desteklemeyeceğim. Tamam mı? Hiçbir halta yaramayan sanat projelerinden bıktım artık!"



Filmin bu konu ile ilgili olarak güzel bir önerisi var;
"İnsanlarda ebeveyn olmadan önce bazı şartlar aranmalı ve bu konuda onlara eğitim verilmeli. Bunu evde denemeyin!!"

Henry okul hayatında ne kadar kendini kapatsa da gerçek yaşamımda yaşadığı sorunlar, aklını kaybetmek üzere olan dedesi (Louis Zorich)  ile olan ilişkileri ve geçmişinden gelen dram da yeterince ağır. Bütün bunların yanında yolda karşılaştığı ve bir şekilde hayatına giren Erica’ya (Sami Gayle) karşı kayıtsız kalamıyor. Sorumluluk almama duygusunu daha fazla bastıramıyor. Nereye kadar kaçabilirsiniz?? O kadar temkinli ki, bunu elden bırakması da çok zor. Henry’nin hayatının içine girdikçe, film sadece okul etrafında kalsaydı, tek düze kalabilecekkençok farklı bir boyuta geçiyor. Büyük büyük cümleler sıkmıyor sizi, klişe gelmiyor. Oyunculuğun ve senaryonun da bunda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.



Çalışmaya başladığı okul ise zaten yeterince sorunlu. Öğrenciler ilgisiz, saygısız, okuldan yada derslerden başka herşeye ilgilerini vermişler, genelde zararlı şeylere. Ailelerinin ilgisizliği ve okulun yetersizliği onların hayatta bir yol bulmalarına engel oluyor. Öğrencilerde de bir kayboluş söz konusu. Veliler zaten asla sorumluluk almıyor ve en ufak bir sorunda okulu, öğretmenleri sorumlu tutuyorlar. Yan hikayeler olarak öğretmenlerin de hayatlarını görüyoruz. Okulda sorunlu, gerçek hayatta sorunlu. Öğretmenlerin de baş etmek zorunda oldukları durumlar pek kolay değil ve herkesin bir dayanma sınırı var. Öğrenciler ile anladıkları dilde konuşmaya çalışan, bazen onlara doğru yolu gösteremediği için bunalıma giren, kendini yetersiz hisseden, öğrenciler, veliler bir de sistem ile mücadele etmeye çalışan öğretmenler.. Özellikle Dr. Doris Parker'ın (Lucy Liu) isyanı izlemeye değer. Bazı öğretmenlerin isyanı ise daha farklı.


Film de belli aralıklarla Henry'nin kameraya konuştuğu sahneler var ve yer yer film devam ederken arka planda çizimler görüyoruz. Anlatılanlar ile ilişkili çizimler filme ayrı bir anlam katmış, anlatılanların derinliğini arttırmış ve görsel olarak da gözümüzde canlanmasını, farklı bir bakış açısı ile bakmamızı sağlamış.

Filmden gerçekten çok etkilendim. Film boyunca devam eden, sakinlik, durgunluk, yalın bir anlatım ama bütün bunların icinde o derinlik beni benden aldi. Farkındalığınızı arttıracak bir film olduğunu düşünüyorum.

"Hayallerinizi başkaları veriyorsa, herhangi bir şeyi nasıl hayal edebilirsiniz?.....
 Doğru olmadığını bildiğiniz halde, yalanlara kasten inanmak. Günlük hayatımızdan örnekler; Benim mutlu olmak için güzel olmam lazım. Güzel olmak için estetik yaptırmam lazım. Zayıf olmam, ünlü olmam, şık olmam lazım. Delikanlılar günümüzde, size kadınların s.... oldukları, onları b......, dövmeniz, aşağılamanız, onlardan utanmanız söyleniyor. Kadınlar, bir pazarlama kurbanı. Her gün 24 saat, hayatımız boyunca, bazı güçler, ölene dek bizi aptallaştırmak için sürekli çalışacak. Bu yüzden kendimizi savunmak ve bu saçmalığı beynimize sokma girişimleriyle mücadele etmek için hayal gücümüzü canlandıracak, vicdanımızı ve inanç sistemimizi geliştirecek tarzda okumayı öğrenmeliyiz. Zihnimizi savunmak ve korumak için okuma alışkanlığı kazanmalıyız.

Marcia Gay Harden, James Caan, Lucy Liu, William Petersen, Christina Hendricks gibi iyi oyuncuları öğretmen kadrosu eşliğinde izlediğimiz film bence oyunculuklar açısından da çok tatmin edici. Filmin müzikleri ayrı güzel.

Adrien Brody ise Henry'e can vermiş film de. Benim için Henry kesinlikle gerçek bir karakter.

Bu filmin kesinlikle atlanmayacak bir film olduğunu düşünüyorum. Çocuğunuz var ise yada öğretmenseniz kesinlikle izlenmeli.

Hepimizin buna ihtiyacı var, hangimiz okulda öğretmenimizden takdir gördüğümüzde sevinmedik yada annemiz/babamız bir konuda bizi desteklediğinde daha şevkle saldırmadık yapmak istediğimiz şeylere. Kendimize inanmak önemli ama bu bilince gelene kadar etrafımızda yol göstericilere ihtiyacımız var. Bizi anlayacak, destek olacak doğru insanlara.

Filmin bolca küfür içerdiğini de belirteyim, eğer çocuklarınız ile birlikte izlemek isterseniz diye.

IMDB Puanı: 7.7

5 yorum:

  1. ilgi çekici bir film olmuş. yazın sayesinde.
    sağol izleyelim bakalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Seveceğini düşünüyorum.

      Sil
  2. sosyal ve pisikoljik içerikli güzel mesajlar veren harika bir film. kesinlikle izlenilmeli

    YanıtlaSil
  3. yazınız harika olmuş tamda filmin verdiği mesajları içermiş harika bir film teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. böyle kültürel bir blog sayfası kurmanız beni çok mutlu etti.Çünkü böyle konular üzerine eğilen ve bu farkındalığı diğer insanlara kazandırmak isteyen ,çevremizde oldukça az kişi var maalesef.Bu arada diliniz çok akıcı,betimlemeniz ise gayet güzel,zannediyorum çok kitap okuyan birisiniz de aynı zamanda.Hay

    YanıtlaSil