29 Ekim 2012 Pazartesi

Boys Don't Cry

Boys Don't Cry

Yönetmen: Kimberly Peirce
Dram - 1999 - ABD


Kadın bedeninin içinde kendisini erkek gibi hisseden, kadınlara aşık olan, erkek gibi davranan, giyinen, kendisini erkek olarak tanıtan Teena Brandon'ın hayatını konu alan film, gerçek bir olayı konu aldığı için ve konunun hassaslığı da göz önüne alınırsa gerçekten hem ilgi çekici hemde iyi bir film. Brandon kadın bedeninde bir erkektir.



Brandon (Hilary Swank) ailesi ile yaşadığı sorunlar neticesinde kuzeninin yanında kalmaktadır. Başı pek dertten kurtulmaz. İşlediği küçük suçlar sonucunda ceza almıştır ve aşık olduğu - kendine aşık ettiği sevgililerinin de aileleri ile başı beladadır.

Yer değiştiren, kadın olduğu öğrenildiğin de kaçan Brandon The Falls City'de bir barda, bir kavga sırasında Candace (Alicia Goranson), Tom (Brendan Sexton III) ve John (Peter Sarsgaard) ile tanışır. Geceyi onlarla birlikte geçirir. Daha sonra aynı gruptan Lana (Chloë Sevigny) ile taşınınca, Lana'ya aşık olur, geri dönmez ve onlarla birlikte kalmaya başlar. Grup içerisinde de tuhaf bir ilişki olduğunu kabul etmek lazım. John'un Lana'ya tutku ile bağlı olduğu ortada.



Lana ve Brandan arasında yaşananlar "gerçek aşk" diyebileceğimiz türden. Lana için cinsel kimlik karışıklığının bir önemi yok. O Brandan'ı olduğu gibi seviyor. Fakat diğerleri için bu geçerli değil. Brandan'ın gerçek kimliği ortaya çıktığında ise işler çığrından çıkıyor. Brandan çok ciddi sorunlar ile karşılaşıyor. Aşağılanıyor, dayak yiyor, hatta tecavüze uğruyor.



Gerçek bir hikaye olması zaten fazlası ile yaralayıcı. Kendini bulmak, bir şekilde kabul görmek ve sevmek - sevilmek arzusundaki, deyim yerindeyse aslında kimseye bir zararı olmayan bir insanın acı sonu diyebiliriz.


Film de beni özelikle etkileyen nokta ise; (en basit şekli ile anlatmaya çalışacağım)
Fizyolojik anlamda "erkek" olanların, kendilerinden güçsüz, karşı koyamayacak, tek başına birine (ve arkadaşlarına karşı bile - Candance) göstermiş oldukları şiddet, neticesinde tecavüz ve adam öldürme.. Çünkü güçlüler, çünkü buna hakları var, çünkü onaylamıyorlar, çünkü yapabilecek güçleri var!!
Sadece "erkek" olarak hisseden ve aslında genel olarak "erkek" gibi davranan, kafada erkek, fizyolojik olarak kadın olan Brandan'ın ise her zaman yapıcı olması, Lana'yı yada Candance'yi korumak için kendini öne atmaya çalışması, hayatını kurtarmak pahasına bile olsa kaçmaması..

Erkeklik nedir? Hani kitabı yazılıyordu bir ara?

Sanırım bu konu ile ilgili bir de belgesel çekilmiş. Hilary Swank film de kusursuzdu desem yeridir. Dayak ve tecavüz sahnelerine katlanılması gerçekten zor. Özellikle tecavüz sahnesinden sonra gelen diyalog ise yuhh dedirtecek cinsten..

IMDB Puanı: 7.5

3 yorum:

  1. izlemek isteyip de bulamadığım filmlerden (nette var biliyorum) Erkekler ağlamaz diyor ama ağlatır bu film :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle ağlatır. Netten film izlemiyorum ben hiç, o yüzden bilmiyorum ama bulamazsan yollarım.

      Sil
  2. çok teşekkür ederim Seda düşünmemen yeter :)

    YanıtlaSil