tag:blogger.com,1999:blog-53748634806417235352024-02-07T15:44:37.861+03:00Sinemayı SeverimSedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.comBlogger72125tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-48685285117356704432013-04-16T15:49:00.000+03:002013-04-16T15:49:42.921+03:00Silver Linings Playbook / Umut IşığımSilver Linings Playbook / Umut Işığım<br />
<br />
Yönetmen: <span class="itemprop" itemprop="name">David O. Russell</span><br />
Komedi, Dram, Romantik<br />
ABD<br />
IMDB Puanı: 8,0<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-V6sjOGkEHtM/UWaS_k6nkEI/AAAAAAAAE6s/q5OsOfmpTZE/s1600/untitled11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://3.bp.blogspot.com/-V6sjOGkEHtM/UWaS_k6nkEI/AAAAAAAAE6s/q5OsOfmpTZE/s400/untitled11.png" width="270" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Eski Tarih öğretmeni Pat (Bradley Cooper) herşeyini kaybetmiş bir adamdır. Yaşadığı kriz sonucunda mahkeme kararı ile rehabilitasyon merkezine yatırılan Pat, çıktıktan sonra hala büyük bir aşkla birbirilerine bağlı olduklarını düşündüğü eski eşi Vicky'i kazanmak ve hayatını yoluna koymak için uğraşmaktadır. Tek amacı eski karısının istediği gibi bir insan olmak olan Pat, bu sırada yine hayatında sorunlar yaşamakta olan Tiffany (Jennifer Lawrence) ile tanışır. Pat Tiffany'nin eski karısına ulaşmak için kendisine yardım etmesini beklemektedir. Tiffany'nin ise planları daha farklıdır.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-0Z6uwWpc1LE/UW1HD8epEQI/AAAAAAAAE7M/ViUJQSm2A_E/s1600/silver-linings-playbook07-535x384.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="229" src="http://4.bp.blogspot.com/-0Z6uwWpc1LE/UW1HD8epEQI/AAAAAAAAE7M/ViUJQSm2A_E/s320/silver-linings-playbook07-535x384.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Film de Robert De Niro'yu Pat'ın babası rolünde izliyoruz (Adını afişte görünce pek sevinmiştim) Oyunculuklar pek tabi ki çok iyi film de. O kadar iyi oyuncunun bir araya geldiği bir filmden daha azını beklemek haksızlık olur. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5e3w4Xy8Rz4z3tmn3HF6k4A7Wxz2ve7RCBBl06MYBOuzS7Hk4jaIYe_V4Jz02XJuVHLGMnxgmsVkf9THCGdoKe4EB7NXuWUqyzSMkqQqdDJZZ_wZTf9L6m9zYuaGQhFsm7ZcQMnUwJCU/s1600/silver-linings-playbook05-535x356.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5e3w4Xy8Rz4z3tmn3HF6k4A7Wxz2ve7RCBBl06MYBOuzS7Hk4jaIYe_V4Jz02XJuVHLGMnxgmsVkf9THCGdoKe4EB7NXuWUqyzSMkqQqdDJZZ_wZTf9L6m9zYuaGQhFsm7ZcQMnUwJCU/s320/silver-linings-playbook05-535x356.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Film de 2 sorunlu karakter baş rolde ama bence sorunsuz kimse yok. Delilik böyle bir şey ise güzelmiş :) Özellikle sonsuz bir dürüstlük ile yapılan konuşmalara bayıldım. Herkesin herşeyi "pat" diye söylediği bir film. Bunun dışında güya sorunlu olanlar sadece Pat ve Tiffany ama tek tek karakterlere bakınca ben onların diğerlerinden bir farkını göremedim :) Totem manyağı baba, kocasını aldatırken evlilik müziğini çalan eski eş (bir de basılınca, git buradan diye kocasına bağırıyor!) Kardeşi ile karşılaştığında sen dibe battın ama bende böyle çıktım işte diye kendini öven abi vs vs.. Ama mükemmel aile bağları pek tabi ki.. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-cUphQEXWpqM/UW1HD7tYISI/AAAAAAAAE7U/2oKGaLbfCTA/s1600/silver-linings-playbook03-535x326.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="194" src="http://3.bp.blogspot.com/-cUphQEXWpqM/UW1HD7tYISI/AAAAAAAAE7U/2oKGaLbfCTA/s320/silver-linings-playbook03-535x326.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Bolca klişe barındırıyor, nedense çok şaşırmadım :) Her zaman bir umut ışığı vardır diye diye tabi ki filmi güzel bitireceklerdi. Benim için şu an tünelin sonunda ki ışık bebek kakası renginde olduğundan pek etkilenemedim. Sadece Oscar ne ya diyebilirim? Tamam kötü bir film değil, izlenemez hiç değil ama Oscar ne ?? </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Şimdi ben Himym da ağlamayı başarıp, bu filmi izlerken ağlamayı bırak yer yer sinir olduysam, filmde ki aşk olsun, dram olsun beni çok etkilemediyse, hamileliğin bana verdiği yetkiye dayanarak size öyle çok dram barındıran, romantik aşk filmi beklemeyin derim... Komedisi nerede bu filmin dersen ona da cevabım ehh işte ...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-629089912468795422013-03-28T13:45:00.000+02:002013-03-28T13:45:24.361+02:00Happy Birthday... Bugün bloğumun 1. senesi doldu. <br />
<br />
Tam 1 sene önce, en sevdiğim filmi yazarak başlayan blog yazma maceram, arada aksamalar olsa da devam ediyor ve umarım daha uzun yıllar devam eder..<br />
<br />
Giriş yazısı bile yazmadan bir filmi yazarak başlamışım. 1 senenin sonunda bir giriş yazısını hak etti artık sanırım :) <br />
<br />
Ben eleştirmen değilim, sinema ile ilgili bir bölümden mezunda değilim, bu blog sadece çok sevdiğim filmleri, kendi yorumum ile paylaşmak için açıldı. Vizyona giren her filme koşmam, sevmediğim tarzlar, asla izlemem dediğim filmler var. Daha çok izlerken düşüneceğim filmleri seviyorum. Bazı yönetmenlere özel bir sevgim var, bir de eski yada pek duyulmamış filmleri bulup izlemeyi, festival filmlerini özellikle tercih ederim. Her izlediğim filmi de yazmıyorum, gerçekten üzerine söyleyecek bir şeylerim olduğu filmleri, bu film izlenmeli dediklerimi yazmayı tercih ediyorum. <br />
<br />
Son zamanlarda fazla yazamıyorum, çünkü film izleyemiyorum. Ben film izlerken / kitap okurken kendimi tam anlamıyla verebilmeyi isterim. Son zamanlarda bu pek mümkün olamadı. Bu yüzden de buraya yazmayı tercih ettiğim filmleri izleyemedim. Listem boynu bükük beni bekliyor.. Hazır 1. sene yazımı yazarken sebebini de açıklayayım, sizlerle paylaşmış olayım. <br />
<br />
Yaklaşık 5 aylık hamileyim. Yeni yeni kendini gösteren minicik bir karnım ve daha karnımdayken canıma okumayı başaran küçük bir kız var!! Geçen hafta How I Met Your Mother'ı izlerken bile ağlamayı başardım dersem, neden film izleyemediğimi de anlarsınız sanırım. Bu bünye bu ara pek Haneke falan izlemeyi kaldıramıyor... En sevdiğim yemeğe bile bulanan midem sonucu zaten gerilimmiş, korkuymuş, kan revanmış, savaş filmiymiş izlememin imkanı yok.. Evet bu aralar en yakın arkadaşım banyodaki klozet :) <br />
<br />
Olmuş 5 ay, bir kendine gel hormon denen lanet şey, kendine gel ey mide benim canım pizza istiyor diyerek hızlıca geri döneceğimi ve bu akşam Amour izleyerek mevzuya hızlı bir giriş yapacağımı da bildiririm.. <br />
<br />
Beni takip ettiğiniz, yorum yazdığınız, okuduğunuz için ise çok çok teşekkür ederim... Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com17tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-69052454628319054602013-01-11T15:31:00.001+02:002013-01-11T15:31:14.695+02:00Je Vais Bien, Ne T'en Fais PasJe Vais Bien, Ne T'en Fais Pas - Benim İçin Üzülme<br />
<br />
Yönetmen: Philippe Lioret<br />
Yapım: Fransa - 2006<br />
Dram<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-npTLdO5gUhg/UPANA1lsE5I/AAAAAAAAERI/QSHRwQgWhrY/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-npTLdO5gUhg/UPANA1lsE5I/AAAAAAAAERI/QSHRwQgWhrY/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="c333" itemprop="description">
Bu film benim için fazla özel.. Bir kere böyle sıcak ve samimi filmleri seviyorum. Hüznün ve acının en saf haliyle, dramatize edilmeden, gözümüze sokulmadığı filmlerin kalbimde yeri çok ayrı.. Ama bu filmin çok daha ayrı bir tarafı var benim için.. Bu filmi izlememi kesinlikle tavsiye eden arkadaşım, etkileneceğimi çok çok iyi biliyormuş, ısrarını daha iyi anladım izledikten sonra..</div>
<div class="c333" itemprop="description">
Benim için çok ayrı bir yeri oldu bu filmin. Çünkü bana bu hayatta "en çok sevdiğin insan kim?" deseniz, ki bu cevaplaması zor bir sorudur, annemiz mi, babamız mı, eşimiz mi, kardeşimiz mi? sıramalayı yapmak zordur, hatta kimse sıralama yapmak istemez. Benim için ise asla zor olmaz, ilk sıra bellidir.. Kardeşim!! Hiç kimse onun önüne geçemez. Bu hislerle izleyince filmi, daha da bir anlamlı ve biraz da yaralayıcı aslında.. </div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="c333" itemprop="description">
Yazıyı okurken de mümkünse, filmin şarkısını da dinlemenizi tavsiye ederim.. Filmin tüm müzikleri için adres Aaron grubu.. </div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/wJRh0PlWB6g?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="c333" itemprop="description">
Lili (Mélanie Laurent) İspanya tatilinden dönüşte ikiz
erkek kardeşini evde bulamaz. Annesi (Isabelle Renauld) kardeşinin babası (Kad Merad) ile yaşadığı bir tartışma sonucu evi terk ettiğini söyler.
Ailesi bu olayı çok normal karşılamaktadır ve
Lili'ye sorun olmadığını söylerler. Ailesinin umursamaz tavrı Lili'yi deli eder, kardeşinden bir haber bekler durur ama ses çıkmadıkça Lili depresyona girer, yemek yememeye başlar ve sonunda hastaneye yatırılır. Kardeşinin ondan habersiz gitmesini kabul edemez. Sonunda kardeşinden gelen kart ile Lili düzelmeye başlar. </div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="separator" itemprop="description" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-yBZ-bcGJP70/UPANBzUzkzI/AAAAAAAAERQ/UP1UB7GhXKg/s1600/untitled33.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-yBZ-bcGJP70/UPANBzUzkzI/AAAAAAAAERQ/UP1UB7GhXKg/s1600/untitled33.png" /></a></div>
<br />
Lili bu dönemde ayrıca hayatı ile ilgili de kararlar alma aşamasındadır. Üniversite eğitiminden vazgeçip çalışmak ister, yeni arkadaşlar edinir. Evden ayrılıp kendine ayrı bir hayat kurmaya çalışır. Bu dönemde kardeşinden gelen kartlar tek mutluluğudur. Biraz kafası karışık, biraz ne yapacağını bilmez.. Aşk'a bile şans veremeyecek kadar kapanmıştır kendi içine.. Gelen her kartta kardeşinin babası ile ilgili olan kötü düşüncelerini, sesli bir şekilde babasına okuyup, kardeşinin gidişinden sorumlu tuttuğu babasından da bir nevi intikam alır. <br />
<br />
Filmde ki baba karakteri ile ilgili düşüncelerimiz filmin başında ve sonunda çok farklı hal alıyor. Sabırla kendisi ile ilgili yazılanları dinlemesi, oğlunu "kendi yüzünden" kaybetmişken, kızının ona olan kızgınlığını göre göre yanında olmaya çalışması. Kartlarda yazılan şeyleri dinlerken, "evet bunları ben yaptım" öz eleştirisini görebilirsiniz babada. Adama kızgınlığınız ve duyarsızlığı yüzünden nefret beslemeniz bir yana, oğlunun müziğini arabada tek başına dinlediği sahne ona bizi biraz da olsa yaklaştırıyor. Aslında "baba" karakteri ayrı bir yazı konusu bence.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-4x1H3pviDTI/UPANBNNom5I/AAAAAAAAERM/Owm1B2nHGaY/s1600/untitled11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-4x1H3pviDTI/UPANBNNom5I/AAAAAAAAERM/Owm1B2nHGaY/s1600/untitled11.png" /></a></div>
<br />
<div class="c333" itemprop="description">
Ben bu filmi iki kere izlemenizi tavsiye ediyorum. Benim için bu film, kardeşlik duygusunun yüceliğinden öte, annelik va babalık olgusunu da sorguladığım bir film oldu. Anne ve babaya bakış açımızı değiştirecek bir kaç sahneden sonra filmin en başından bu duygularla izlenmesinin de güzel olacağını düşünüyorum. Annelik, babalık nerede başlar, nerede biter? Biter mi? Ki bitmez gibi gözüküyor.. Çocuğunu bu kadar iyi tanımak her anne, baba için geçerli midir? Filmi sadece kardeşlik üzerinden değerlendirmek haksızlık olur, asıl mevzu anne - baba olmak belki de.. </div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="c333" itemprop="description">
Daha fazla karıştırmadan, keyfinizi kaçırmadan çekiliyorum.. Sayfalarca yazarım, konuşurum bu film için ama bence izleyin, siz zaten günlerce kendi kafanızda konuşursunuz.. </div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="c333" itemprop="description">
Şarkıyı dinlemeyi unutmayın, müziğinin yanında sözleri ayrı güzel..</div>
<div class="c333" itemprop="description">
</div>
<div class="c333" itemprop="description">
IMDB Puanı: 7.4</div>
Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-49985495920450216322012-11-29T11:50:00.003+02:002012-11-29T11:50:43.841+02:00Before SunsetBefore Sunset - Gün Batmadan<br />
<br />
Yönetmen: Richard Linklater<br />
Dram, Romantik<br />
2004<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-XLgPDm9-n54/ULckozLHjEI/AAAAAAAAD3I/7BHzGj2q7e0/s1600/imagesCA0Q1GRH.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-XLgPDm9-n54/ULckozLHjEI/AAAAAAAAD3I/7BHzGj2q7e0/s1600/imagesCA0Q1GRH.jpg" /></a></div>
<br />
İlk film için; <a href="http://sinemayiseverim.blogspot.com/2012/11/before-sunrise.html" target="_blank">Before Sunrise</a><br />
<br />
Celine (Julie Delpy) ve Jesse'nin (Ethan Hawke) tanışmalarının 9 yıl sonrası.. Jesse'nin kitap tanıtımı için gittiği Paris'te yeniden karşılaşıyor çiftimiz.Jesse'nin uçağının kalkmasına bir kaç saat vardır ve bu saatleri Celine ile geçirmek ister. Bu sefer Paris sokaklarında, cafelerinde başlarla dolaşmaya ve aradan geçen 9 yılı birbirlerine anlatmaya...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-dyD3M8tNCoQ/ULcuzKVnw0I/AAAAAAAAD4U/Rig3CMfI_Co/s1600/untitled11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-dyD3M8tNCoQ/ULcuzKVnw0I/AAAAAAAAD4U/Rig3CMfI_Co/s1600/untitled11.png" /></a> </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Filmin bir başlangıca ve sona ihtiyacı olmaması hissini seviyorum. Film yine bir anda başlıyor, çiftimiz aradan sanki 9 yıl değil de 9 dakika geçmişcesine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bu sefer cevaplanması gereken sorular daha fazla.. 23 yaşındaki toy halleriniz izlediğimiz çiftimiz bu sefer 30 lu yaşlarda, geçmiş, gelecek, dünya meseleleri, cinsellik, aşk, evlilik, işleri, yapabildileri - yapamadıkları - beklentileri üzerine söyleyecek çok daha fazla şeyleri var birbirlerine.. Zorlama yada klişe hiçbir diyalog yok, içlerinden geldikleri gibi konuşuyorlar. Değişmişler, hayat her zaman yaptığı gibi değiştirmiş, bazı şeyleri götürmüş ama sanki 9 sene önceki o bir gece hep gerçek kalmış..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisnmpRiZbdlbdhx1pcUvrS8ALsqJMVtp5B9vg4XTWvjIPZRBvc3o2actUyENmKIRqDCXl7WLdCeik1FMF44-bRUogHq_f-UIC1gsjejQjiD1NB4X1ClM4tmVWmhYMYhZWbWEY-AGGxUSw/s1600/imagesCAM2S0Z9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisnmpRiZbdlbdhx1pcUvrS8ALsqJMVtp5B9vg4XTWvjIPZRBvc3o2actUyENmKIRqDCXl7WLdCeik1FMF44-bRUogHq_f-UIC1gsjejQjiD1NB4X1ClM4tmVWmhYMYhZWbWEY-AGGxUSw/s1600/imagesCAM2S0Z9.jpg" /></a></div>
<br />
Film bize 9 sene öncesinde aklımızda kalan soruların cevaplarını da veriyor. İlk filmden daha romantik ama daha da gerçek sanki.. Ve yine birbirine aşık insanların sadece "sana ölüyorum" cümleleri kurmadığını, dünyanın gidişatı, çevre kirliliği gibi konuları da konuşabildiğinin kanıtı :) <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-dC_JWQaduOA/ULcuyC7rQmI/AAAAAAAAD4Q/PDak1_S9skg/s1600/untitled00.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-dC_JWQaduOA/ULcuyC7rQmI/AAAAAAAAD4Q/PDak1_S9skg/s1600/untitled00.png" /></a></div>
<br />
İlk filmi izlemeniz gerekmiyor aslında bu film için, bir anda bu film ile de giriş yapabilirsiniz çünkü tek başına da çok iyi bir film ve film de geri dönük yapılan konuşmalar ve görüntüler ile 9 sene öncesi ile ilgili boşluk kalmıyor. Mevzuyu zaten anlıyorsunuz ama ben yine de ilk filmi de izlemenizi tavsiye ederim.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-RjaM2VMBU-o/ULcuzyPNZ5I/AAAAAAAAD4c/osBiu_jk8Fw/s1600/imagesCAE67VNH.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-RjaM2VMBU-o/ULcuzyPNZ5I/AAAAAAAAD4c/osBiu_jk8Fw/s1600/imagesCAE67VNH.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-6fUUK8ePV2Y/ULcu1DVisyI/AAAAAAAAD4k/Wb3CXzybdCs/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-6fUUK8ePV2Y/ULcu1DVisyI/AAAAAAAAD4k/Wb3CXzybdCs/s1600/images.jpg" /></a></div>
<br />
Yine zevkle izledim, hayat üzerine, ilişkiler üzerine çok güzel cümleler, düşünceler var, yaş itibari ile daha yakın buldum kendime. Yine çok doğal, yine çok sade, yine herşey olduğu gibi.. Arka planda Paris sokakları, insanlar, büyüleyici yapılar , hayat akıp gidiyor, karakterler de hayat gibi hayatın getirdikleri ile bile sürükleniyorlar..<br />
<br />
Yine bir anda geldiği gibi, bir anda bitiyor film.. En çok bu hallerini seviyorum sanıyorum bu serinin..<br />
<br />
Aşk üzerine yüzlerce film çekile dursun, biz bu filmi sarıp sarmalayalım, saklayalım.. <br />
<br />
Şimdi Before Midnight'i hevesle bekliyorum :)<br />
<br />
IMDB Puanı: 8.0Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-29770371423565302552012-11-29T10:53:00.001+02:002012-11-29T11:57:54.799+02:00Before SunriseBefore Sunrise - Gün Doğmadan<br />
<br />
Yönetmen: Richard Linklater<br />
Dram, Romantik<br />
1995<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUw0zXV09UVAPmj8vQK2EqAVGyUMiTYCCdACL422IRzdG3SRdKxir3qixZ6e-KV0OKe4Z8-vcRPgPfVEfsL4zbcP3NWj9RQsoGJKQTFO3vq3MxIvJHYkOLiBqqyat4sfR1Hcv9-VCgvws/s1600/images00.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUw0zXV09UVAPmj8vQK2EqAVGyUMiTYCCdACL422IRzdG3SRdKxir3qixZ6e-KV0OKe4Z8-vcRPgPfVEfsL4zbcP3NWj9RQsoGJKQTFO3vq3MxIvJHYkOLiBqqyat4sfR1Hcv9-VCgvws/s1600/images00.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Fransız Celine (Julie Delpy) ve Amerikalı Jesse (Ethan Hawke) bir çiftin kavgası sırasında tesadüfen yolculuk yaptıkları trende karşılaşırlar.. Kız Paris'e gitmektedir, oğlan Viyana'da inecektir trenden.. Jesse ertesi gün sabah uçağı olduğunu, parası olmadığından sabaha kadar Viyana sokaklarında dolaşasağını ve kendisine eşlik etmesini ister Celine'den ve böylece film başlar..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsGD7HSkJZRAZXkeTHH3r0qqnA1_jVWyoZXY-Pf3ZJ-G9Yicgv0GO2q2d1HlWFecYZU4xKxDHR9ZPxWrqi2hWwzz08v-WHZSjBmNpAvo3GRzzr1PO3Wc249S0DFc42fO0j1OyW15I1y5s/s1600/untitled11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsGD7HSkJZRAZXkeTHH3r0qqnA1_jVWyoZXY-Pf3ZJ-G9Yicgv0GO2q2d1HlWFecYZU4xKxDHR9ZPxWrqi2hWwzz08v-WHZSjBmNpAvo3GRzzr1PO3Wc249S0DFc42fO0j1OyW15I1y5s/s1600/untitled11.png" /></a></div>
<br />
Sabaha kadar bol sohbetli, eğlenceli, bazen duygusal, bazen çok romantik bir şekilde Viyana sokaklarını gezerler. Birbirilerini tanırlar, yaşadıkları zorluklardan, hayattan beklentilerine, hayat hakkındaki görüşlerine kadar derinlemesine ve her telden bir sohbetin içine girerler..<br />
<br />
Film tamamen diyaloglar üzerinde ve 2 kişi üzerinden ilerliyor buna rağmen asla sıkmıyor. ( Ben zevkle izledim) Farklı kültürlerden gelmiş iki insanın tecrübelerini, hayata karşı bakış açılarını ve beklentilerini doyumsuz bir sohbet eşliğinde sunmuş film bize. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-IB12sCUPOF4/ULcgIzWBywI/AAAAAAAAD14/whp_n1-zI10/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-IB12sCUPOF4/ULcgIzWBywI/AAAAAAAAD14/whp_n1-zI10/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
Ben mükemmel görüntüler, mükemmel kıyafetler, sabah kalktığında bile saçlar yapılı gibi, gözler rimelli hatunlar ile yine aynı mükemmellikteki erkeklerin olduğu , "ayrıldılar, barıştılar, kavuştular, biri öldü, diğeri unutamadı, gitti başkasıyla evlendi mutsuz oldu" konulu ve yine tüm filmin "senin için ölürüm, seni öyle böyle seviyorum ki, öyle böyle değil" replikli aşk filmlerinden pek hazetmiyorum. Çünkü gerçek gelmiyor. Yani bir insanın "senin için ölürüm" cümlesinden sonra en ufak bir yanlış anlaşılmada, konuşmak yerine öldüğü sevgilisini terketmesi nedense bana hem duygusal hem mantıken saçma geliyor. (En aklımda kalan klişelerle genelleme yaptım)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdoOzOpixt7roaFyKmHFMJG3y68vI-1JvoC-hXMdE68W92viy7yI9YItjmzieuzuVXboSkqZqnJLchlWEWlJkA6TQ-iGRWxzNd-vkXEZMqz_fLcTDEMqlu4fBclIsbCMF43ZiXTpmCJjw/s1600/untitled00.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdoOzOpixt7roaFyKmHFMJG3y68vI-1JvoC-hXMdE68W92viy7yI9YItjmzieuzuVXboSkqZqnJLchlWEWlJkA6TQ-iGRWxzNd-vkXEZMqz_fLcTDEMqlu4fBclIsbCMF43ZiXTpmCJjw/s1600/untitled00.png" /></a></div>
<br />
<br />
Bu sebeplerdendir ki bu filmin; saçlar en doğal haliyle, makyajsız, tek bir kıyafet ile, çok sade ve yalın bir şekilde, Viyananın sokaklarını ve sabaha kadar canlı kalan ruhunu, iki insanın birbirine karşı en gerçek olabilecekleri halini bize aktarmış olması kalbimi fethetti.. Yani aşk demek sonsuz mükemmellik demek değilmiş..Öyle olması da gerekmezmiş zaten..<br />
<br />
Ama aşk beklemediğimiz bir anda gelebilir, anlayamadığımız bir şekilde bizi vurabilir ama hayat bizleri farklı yönlere savurabilirmiş.. ve bir insanla geçirdiğiniz 14 saat hayatınızda derin izler bırakabilirmiş..Aşk sadece kavuşmak demek değilmiş.. <br />
<br />
En çok aklımda kalan cümle ile bitireyim;<br />
<em>Celine: Ben şuna inanıyorum; Eğer bir çeşit tanrı varsa, bu bizim içimizde olamazdı, ne senin ne de benim, ama sadece şu aramızdaki küçük mesafede olurdu. Eğer bu dünyada büyü diye bir şey varsa, bu başka birinin seninle paylaştıklarını anlama çabası olmalıdır. Biliyorum, bunu başarmak neredeyse imkânsız, kim umursar ki? Ama cevap çaba göstermek olmalıdır.</em><br />
<br />
Filmi yeni izlemiş olmak şans sanıyorum, çünkü 2004'te çekilmiş olan Before Sunset'i de hemen arkasından izleme şansımız var, 9 sene beklemek zorunda kalmadık ama Before Midnight için biraz bekleyeceğiz.. Evet 3. film geliyor.. <br />
<br />
2. Film için <a href="http://sinemayiseverim.blogspot.com/2012/11/before-sunset.html" target="_blank">Before Sunset</a><br />
<br />
IMDB Puanı: 8.0Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-66046738757191955462012-11-20T15:27:00.000+02:002012-11-20T15:35:40.791+02:00Dogtooth - KynodontasDogtooth - Kynodontas - Köpek Dişi<br />
<br />
Yönetmen: Giorgos Lanthimos<br />
Dram<br />
2009 - Yunanistan<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjM5YKVAHxuzOyNC3ovkQxgK2LoP8zQh9019MhpgTwvRKB2sa8RLxXG_ZVNpJ_AEeKASQJYBUeV-l9NXMy82REbvxriTqprcy83C-3hxSGSOs2mneoVrRtqdgAJZKuCsTbbXMkfgK47GPg/s1600/images22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjM5YKVAHxuzOyNC3ovkQxgK2LoP8zQh9019MhpgTwvRKB2sa8RLxXG_ZVNpJ_AEeKASQJYBUeV-l9NXMy82REbvxriTqprcy83C-3hxSGSOs2mneoVrRtqdgAJZKuCsTbbXMkfgK47GPg/s1600/images22.jpg" /></a></div>
<br />
Bir baba düşünün, eşi ve 3 çocuğu ile (2 kız, 1 erkek) şehrin dışında bir çiftlik evinde yaşıyor olsunlar. Buraya kadar herşey normal ama filmle ilgili sadece bu kısım normal. <br />
<br />
Çünkü baba kendi dünyasını / iktidarını yaratmış. Çocuklar asla ve asla dışarıya çıkmıyorlar, dış dünya ile tek bağlantılı kişi baba, arabasıyla dışarı çıkıyor, işe gidiyor, evin ihtiyaçlarını karşılıyor. Çocukların bir şeyleri sorgulayıp, sorgulamadığını merak edebilirsiniz. Sorgulamıyorlar, çünkü size ne öğretilirse onu bilirsiniz. Ayrıca korku unsuru çocuklar üzerinde ciddi olarak kullanılmış. Size doğduğunuz andan itibaren, kapının dışına çıktığınızda size zarar vermek isteyen canlılar olduğu öğretilirse ve sadece araba ile dışarı çıkılabileceğini de beyninize sokarlarsa, siz o kapıdan adımınızı atamazsınız.. Araba ile dışarı çıkılabilir sadece ve şu, şu, şu şeyler yerine gelince araba kullanmayı öğrenebilir ve dışarı çıkabilirsiniz denirse de, siz o şeylerin olmasını bekler ve babanızın araba ile dışarı çıkmasını yadırgamazsınız.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlxOanZQc__uy7zqw9s3aJMtTyGzTU_cCX2__cvCFc9I8yax0MlvvXE0MEp2u6V2GSUwQhqdldTHgFndncrjup2dlORpjCxDrxxhfaaB0jzrTsKw1aiHGJ1vYY1dfE6XD5SSGgmvAsiCA/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlxOanZQc__uy7zqw9s3aJMtTyGzTU_cCX2__cvCFc9I8yax0MlvvXE0MEp2u6V2GSUwQhqdldTHgFndncrjup2dlORpjCxDrxxhfaaB0jzrTsKw1aiHGJ1vYY1dfE6XD5SSGgmvAsiCA/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Babanın yarattığı dünyada, çocuklar dinledikleri kasetlerden (annenin / babanın doldurduğu) eğitim alıyorlar. Yeni kelimeler öğreniyorlar. Bunu da şu şekilde anlatabilirim, mesela battaniyeye neden battaniye diyoruz, onun adı çerçeve de olabilirdi. Birisi bize onun battaniye olduğunu öğretti ama onun adının çerçeve olduğunu öğretseydi, bizim için battaniyenin adı çerçeve olurdu!! O yüzden bu dünyada çocuklar babaları ne öğretirse, neyin ne olduğunu söylerse onlar için gerçek o. <br />
<br />
Ne yazık ki diğer konularda da bu geçerli, yani söylemesi bile bize iğrenç gelecek olan kardeşler arasındaki cinsel ilişki durumu, bu dünyada çok normal. Bu durum kimse de bir travma yaratmıyor. Bunlar da en başta aile de öğrenilecek kavramlar olduğundan, anne tarafından erkek kardeşe sunulan kız kardeş, ne anne, ne baba ( ki bu babanın fikri) ne de kız için sorun teşkil etmiyor. Kavramlar, toplumsal kurallar, cinsellik, kelimeler, uçaklar, hayvanlar herşey farklı bir anlamda. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-1eghiED1OKU/UKt1El3MTuI/AAAAAAAADnw/0YLEQ9iUH1M/s1600/images44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="135" src="http://4.bp.blogspot.com/-1eghiED1OKU/UKt1El3MTuI/AAAAAAAADnw/0YLEQ9iUH1M/s320/images44.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Ta ki dışarıdan gelen çok küçük bir müdahaleye kadar. Dengeler bir anda alt üst olmaya başlıyor. Değişimin sinema ile başlaması ise bence etkileyici idi. Peki ya çıkış? Şu, şu, şu sebepler yerine gelse bile, nereye ve nasıl gidilebilir?! Neden köpek dişi?<br />
<br />
Zorlayıcı bir film, eğer çıplaklık sizi rahatsız edecek ise, o konuda da uyarmalıyım. Film "bizim dünyamıza" göre oldukça mantıksız olsa da, kendi için de mantıksız bir durumu yok. Yani tüm boşluklar doldurulmuş. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-EKZ2OSJSZ8s/UKt1FbLnV2I/AAAAAAAADn4/Di05lb4rMcY/s1600/images55.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-EKZ2OSJSZ8s/UKt1FbLnV2I/AAAAAAAADn4/Di05lb4rMcY/s1600/images55.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Son sahne içinde sizi uyarmalıyım, baktığım için pişmanım. Bazı filmler size "neden" sorusunun cevabını vermez, bu da böyle bir film. Bir son bekliyorsanız ondan da şüpheliyim. <br />
<br />
Daha da yazarım aslında film ile ilgili, aklımda kalan çok fazla sahne var ama izlemeyenlere haksızlık yapmak istemiyorum. <br />
<br />
Bu film çaba göstererek izlenecek bir film. Bazı filmler vardır, bir daha izlerim dersiniz, bu film o filmlerden değil belki ama bir kez izleyin.. Farklı, rahatsız edici, cesur bir film. Oyunculuklar da mükemmeldi..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEighCUhmFFJ39JCPoIpXU2dJmmZAdjEh6ZVT8npHJI4tGYXcMiu4ndkQ-Fb7k1D2QHwoCwXXPUrW6LMRinWzQYu1tJTXZFL-pPJy-IsYylGoeQUKtCNL0jTjAbnn97U6sQBsfKBZIZLkv0/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="135" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEighCUhmFFJ39JCPoIpXU2dJmmZAdjEh6ZVT8npHJI4tGYXcMiu4ndkQ-Fb7k1D2QHwoCwXXPUrW6LMRinWzQYu1tJTXZFL-pPJy-IsYylGoeQUKtCNL0jTjAbnn97U6sQBsfKBZIZLkv0/s320/images11.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
2009 Cannes Film Festival’inde "Belirli Bir Bakış" Ödülü var filmin. <br />
<br />
IMDB Puanı: 7.2Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-2704903780191020042012-11-16T15:49:00.001+02:002012-11-16T15:49:53.651+02:00Das Weisse Band / The White RibbonDas Weisse Band / The White Ribbon / Beyaz Bant<br />
<br />
Yönetmen: Michael Haneke<br />
Tür: Dram, Gizem<br />
Yapım: 2009 - Almanya<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-XdNssHbI_64/UKYiPA6QIpI/AAAAAAAADbw/1rgrrmu3dis/s1600/the-white-ribbon.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="241" src="http://3.bp.blogspot.com/-XdNssHbI_64/UKYiPA6QIpI/AAAAAAAADbw/1rgrrmu3dis/s320/the-white-ribbon.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Bu filmi tek bir cümle ile anlatmam gerekseydi, film de beni en çok etkileyen aşağıdaki replik ile anlatırdım..<br />
<em><strong>"Beni öldürmesi için tanrıya bir şans verdim, ama o beni öldürmedi, demek ki hala beni seviyor, eğer öyle olmasaydı beni cezalandırırdı"</strong></em><br />
<strong><em></em></strong><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-4AZiNQjThGM/UKZC8vHIHCI/AAAAAAAADdw/7BU2fBzjTrc/s1600/untitled44.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-4AZiNQjThGM/UKZC8vHIHCI/AAAAAAAADdw/7BU2fBzjTrc/s1600/untitled44.png" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<strong><em></em></strong><br />
<span style="color: black;">1910 lu yıllarda Almanya'nın kuzeyinde bir köyde, öğretmenin anlatımı ile Birinci Dünya Savaşın hemen öncesinde yaşanan tuhaf olayları izliyoruz film de. Aslında film de baş rölde çocuklar var, çocuklarla birlikte farklı sosyal sınıflardaki ailelerini de derinlemesine görüyoruz. Doktor ve çocukları, Baron ve çocukları, Papaz ve çocukları, Kahya ve çocukları..</span><br />
<br />
Film Doktor'un geçirdiği bir kaza ile başlıyor. Bu kazadan sonra köyde tuhaf kazalar yaşanmaya devam ediyor...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-_eVG73NocvA/UKZCzvYDZrI/AAAAAAAADdI/0lhmKmxjcKg/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-_eVG73NocvA/UKZCzvYDZrI/AAAAAAAADdI/0lhmKmxjcKg/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<br />
<span style="color: black;">Filme adını da veren Beyaz Bant masumiyet simgesi olarak kullanılıyor ama farklı bir şekilde. Yani masumiyetini kaybetmiş olduğu düşünülen çocuklar takıyor beyaz bant'ı, masumiyetlerini geri kazandıklarını ailelerine ispat edene kadar. </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-9VqR-pIhfPk/UKZC0JwXAVI/AAAAAAAADdQ/kGg_3TL2kmU/s1600/images66.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-9VqR-pIhfPk/UKZC0JwXAVI/AAAAAAAADdQ/kGg_3TL2kmU/s1600/images66.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Başrolde cezalar var aslında film de. Cezaların kaynağı babalar. Evde ki hakimiyet tam olarak babalarda, çocuklarına her türlü cezayı vermeyi, şiddeti hatta ensetti bile yaşatan babalar, kadınlara karşı da fazlasıyla acımasız, duygusuz, "keşke ölsen" " senden iğreniyorum" cümlelerini kurabilecek kadar da duyarsız. Film de anlatıcımız Öğretmen ve sevgilisi haricinde tek bir sevgi kırıntısı göremedim. Alman disiplini mi dersiniz, ciddiyeti mi dersiniz, samimiyetsizliğimi dersiniz bilemeyeceğim ama filmin her karesinde ben duygusuzluğu, sevgisizliği, tutuculuğu hissettim. Kızının evlenmesi konusunda bile " sofradan bir tabak eksilecek", "bakacak boğaz gider" bakış açısındaki bir babadan ne bekleriz?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-5rLtkKYkiGY/UKZC3v_qRII/AAAAAAAADdg/roY_0Edzh50/s1600/untitled33.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-5rLtkKYkiGY/UKZC3v_qRII/AAAAAAAADdg/roY_0Edzh50/s1600/untitled33.png" /></a></div>
<br />
Siyah beyaz çekilen film tam anlamıyla; boğucu, iç karartıcı, insanı huzursuz eden ama derinden etkileyen bir şekilde ilerledi. (Siyah beyaz çekilmesi bence çok yerinde olmuş) Gerçekleri tokat gibi suratımıza vurmaktaki başarısını es geçemeyeceğim. Kötülüğün kaynağı sizin için nedir? Toplum? Aile? Bir çok olgunun aile de başlayıp, topluma yayıldığının güzel bir örneği bence bu film. Cezalandırılan çocuklar, kendi içlerinde de hataları cezalandırma yoluna giderlerse onları kim, ne için suçlayabilir? Masumiyet nedir? Küçücük suçlar için ciddi cezalar verilirken, ciddi sorunları hasır altı eden zihniyet ne yapmak ister? Ucunun aileye dokunacağı durumlarda sessizlik nedendir? <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-_zRB4TNnLvQ/UKZC2Ke407I/AAAAAAAADdY/krWpKIRwu8c/s1600/images77.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-_zRB4TNnLvQ/UKZC2Ke407I/AAAAAAAADdY/krWpKIRwu8c/s1600/images77.jpg" /></a></div>
<br />
Filmi çok çarpıcı yapan etkenlerin başında ise, ufak detaylar yatıyor bence. Cezasını çekmek üzere dayak yemeye giden bir çocuğun, dayak yiyeceği sopayı getirmesinden daha iç karartıcı ve katlanılamaz bir durum yok ve o kapalı kapılar... Arkasında ne olduğunu görmemize bile gerek olmadan, sessizliği ile yüzümüze çarpan kapılar!!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-MuyuZxT1F5w/UKZC4qbazQI/AAAAAAAADdo/tDlAnGKXCN8/s1600/untitled22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-MuyuZxT1F5w/UKZC4qbazQI/AAAAAAAADdo/tDlAnGKXCN8/s1600/untitled22.png" /></a></div>
<br />
Evet izlerken dağıldım, boğuldum, fenalıklar geçirdim ama üzerinde bir kaç gün düşündüm izledikten sonra, aklımda yer eden bir film oldu. İzlediğim için memnunum.<br />
<br />
IMDB Puanı: 7.8Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-34365958586028854042012-11-10T15:48:00.001+02:002012-11-10T15:51:18.745+02:00Moonrise KingdomMoonrise Kingdom<br />
<br />
Yönetmen: Wes Anderson<br />
2012 - ABD<br />
Komedi, Dram, Romantik<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1-CGdWvI7jVm1tytZia-GXY0RMDZyhsSi0I2MHfHVjYE7kd9kIix0crr9yeoCHz7WlPy-m4h0qR4duvvL-3IMFaMgK0qMXxH72T5aSehhC7CJShOB4KUg6r4SeU1FX3Y3laZO2gmuCLU/s1600/images44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1-CGdWvI7jVm1tytZia-GXY0RMDZyhsSi0I2MHfHVjYE7kd9kIix0crr9yeoCHz7WlPy-m4h0qR4duvvL-3IMFaMgK0qMXxH72T5aSehhC7CJShOB4KUg6r4SeU1FX3Y3laZO2gmuCLU/s1600/images44.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Wes Anderson ile tanışmam Royal Tenenbaums filmi oldu. İyi ki tanışmışım dedim filmden sonra ve Moonrise Kingdom filmini ise heyecanla izledim. Film 1960'lı yılların İngilteresinde küçük bir kasaba da geçiyor. Filmin en özet anlatımı; 2 küçük çocuğun aşkları için herkesten habersiz buluşup, kaçması, sonrasında ise tüm kasabanın onların peşine düşmesi..<br />
<br />
Sam (Jared Gilman) katılmış olduğu İzci kampından kaçmıştır. Sam'in kaçısından sonra Suzy'de (Kara Hayward) ortadan kaybolmuştur. İzci başı Ward (Edward Norton), Polis Memuru Sharp (Bruce Willis), Suzy'nin ailesi Walt Bishop (Bill Murray), Laura Bishop (Frances McDormand), Sosyal Hizmetler Görevlisi (Tilda Swinton) ve tüm izci kampının dahil olduğu bir grup tarafından aranmaya başlarlar. Kaçış hikayesi de böylelikle başlar.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-SucIyx2CdOA/UJ5ZcurEZbI/AAAAAAAADO0/_VVmkqA3VQ0/s1600/images55.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-SucIyx2CdOA/UJ5ZcurEZbI/AAAAAAAADO0/_VVmkqA3VQ0/s1600/images55.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Suzy ailesinin "sorunlu" olarak nitelendirdiği bir çocuktur, keza Sam'de öyledir. Bu iki çocuk bir şekilde buluşmuş, aşık olmuş ve kaçmaya karar vermiştir. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA0pjkA4y-MCvjU8Yp7-Ck3d0bkUsd9uLOnaJI718WFpXRACTWqZgLgxW8ySppSvMC-8sl5gaAgWuWuF6F6DUdWNBhi4nBzcw05axLWwjcuXgu7FtWXJ6SxhbQyqwBNRbXnrr-GG2Fpoo/s1600/untitled22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA0pjkA4y-MCvjU8Yp7-Ck3d0bkUsd9uLOnaJI718WFpXRACTWqZgLgxW8ySppSvMC-8sl5gaAgWuWuF6F6DUdWNBhi4nBzcw05axLWwjcuXgu7FtWXJ6SxhbQyqwBNRbXnrr-GG2Fpoo/s1600/untitled22.png" /></a></div>
<br />
<br />
Filmin en başından itibaren farkedeceğiniz üzere Suzy'nin ailesi ile yaşadığı ev tam olarak bir masal evi gibi. Renkler, eşyalar, kıyafetler herşey oyuncak havasında ve izlemeye doyamıyorsunuz. İzlemeye doyulmayacak bir başka şey ise filmin çekildiği yer. Ada'ya aşık olmamak ve orada yaşamak istiyorum dememek elde değil. Herşey özenle düşünülmüş ve yerleştirilmiş filme. <br />
<br />
Sam ve Suzy'nin ilk buluştuklarında Sam'in elindeki çiçeklerle Suzy'i karşılaması, Suzy için küpe yapıp, Suzy'nin delik olmayan kulaklarını olta iğnesi ile küpeleri takabilmek için delmesi gibi ayrıntılar bana "gerçek ve saf aşk" hissini yaşattı izlerken. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuVXZAXE8Ok7nmWCkJ9TTD4zlEtViaPRFyAD1iVmlMMm8y-b0rrWzmQkoW0LLtNhNi6NHj6l6WAHRQuGqfKduQl3M5l3bbHJxjj6EgaQ_rgwAqU6u1n8x6pRVdIfvXE6ZbAvA_R6eRiOg/s1600/images66.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuVXZAXE8Ok7nmWCkJ9TTD4zlEtViaPRFyAD1iVmlMMm8y-b0rrWzmQkoW0LLtNhNi6NHj6l6WAHRQuGqfKduQl3M5l3bbHJxjj6EgaQ_rgwAqU6u1n8x6pRVdIfvXE6ZbAvA_R6eRiOg/s1600/images66.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Çocukların büyümüş, büyüklerin çocuklamış olduğu, sorunlu denilen çocuklardansa asıl sorunluların büyükler olduğu bir film benim için. <br />
<br />
Herşey masalsı bir şekilde, yer yer komik, yer yer duygusal ama hep keyifle izlenecek şekilde ilerledi. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-SAy6eoF4DDA/UJ5ZejeY4-I/AAAAAAAADPE/luYuRT3yM8I/s1600/images77.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-SAy6eoF4DDA/UJ5ZejeY4-I/AAAAAAAADPE/luYuRT3yM8I/s1600/images77.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Başroldeki iki çocuk oyuncu zaten filmde parlamışlar. Bunun yanında genelde çok iyi oyuncuların toplandığı filmlerden korkan biri olarak bu filmde herkes sadece rolü ile vardı ve keyifle izletti. Edward Norton ve Bruce Willis sizi şaşırtacak, onları hep aksiyonlardan hatırlarız oysa. Tilda Swinton zaten hayranı olduğum bir oyuncu, yine hayran olarak izledim.<br />
<br />
Seyri çok keyifli, bir daha izlerim dediğim bir film oldu Moonrise Kingdom. Tavsiye ederim. İzlemeyenler için çok detaya girmeden, en özet hali ile anlatmaya çalıştım filmi. <br />
<br />
Filmi izlerken bir çok sahnede, bildiğimiz, sevdiğimiz bazı filmlere göndermeler de var..<br />
<br />
IMDB Puanı: 8.0Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-65302211255880345252012-10-30T15:02:00.000+02:002012-10-30T15:02:09.999+02:00The Bourne LegacyThe Bourne Legacy<br />
<br />
Yönetmen: Tony Gilroy<br />
Aksiyon, Gerilim<br />
2012 - ABD<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG391Wo3gQfX6kQNTC9i0mfvPjHJkUUbvz7b1IInxw0vIvzV-TRR48y6P7S0uuqIU2U6g-4-x4pqDRxbqFZPs63Wc5RyiBbeoiZmL5IyLrOi_NjrHX3V4RshnLSrMOHl5sQrvxu0TZlPE/s1600/images77.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiG391Wo3gQfX6kQNTC9i0mfvPjHJkUUbvz7b1IInxw0vIvzV-TRR48y6P7S0uuqIU2U6g-4-x4pqDRxbqFZPs63Wc5RyiBbeoiZmL5IyLrOi_NjrHX3V4RshnLSrMOHl5sQrvxu0TZlPE/s1600/images77.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Siz de benim gibi Bourne serisini sevenlerdenseniz, büyük ihtimalle bu filmi heyecanla beklemiş ama içten içe kesin batırmışlardır demişsinizdir... Heyecanla bekledim evet ama izlemek için de acele etmedim. Daha izlemeden bile, gerçekten Bourne'nin mirasından faydalanmak için filmi çekiyorlar diye düşünmüştüm. <br />
<br />
Serinin diğer filmleri gerçekten iyiydi; <br />
The Bourne Identity - 2002<br />
The Bourne Supremacy - 2004<br />
The Bourne Ultimatum - 2007<br />
<br />
Özetlersek Ajan Aaron Cross (Jeremy Renner) bir ölüm kalım savaşının içerisine girer. Temizlik başlamıştır ve temizlik baya geniş çaptadır. Aaron'un ise ilaçlara ihtiyacı vardır. İlaçlara ulaşmak için tek umudu Dr. Marta Shearing'tir ( Rachel Weisz) fakat Marta'da temizlik listesinin başındadır. <br />
<br />
Sonra koşuşturma başlar vs vs vs.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-rLtcehPMzbI/UI_KtnYGLDI/AAAAAAAAC6E/pMFe57NA3eE/s1600/images66.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-rLtcehPMzbI/UI_KtnYGLDI/AAAAAAAAC6E/pMFe57NA3eE/s1600/images66.jpg" /></a></div>
<br />
<span style="color: red;"><strong>Filmi izlemeyenler ve izlemek isteyenler bundan sonrasını okumasınlar lütfen!!</strong></span><br />
<strong><span style="color: red;"></span></strong><br />
<span style="color: black;">Sen o kadar besle büyüt sonra bir anda hepsini yok et!! Zaten kimin kimden gizli iş yaptığı belli değil. Neyse film bunun üzerine kurulduğu için hadi kabul edelim. Miras ne ya? Jason kaçmıştı, bu da ona benzedi, isyan etti benzetmesi mi?? Neyse onu da geçeyim, Bourne ismi olmazsa nasıl bu kadar sükse yapacak film! </span><br />
<br />
Adamın zekası yetmiyormuş bile programa girmeye!! Adam bulamadılar diye almışlar. Çok hayal kırıklığına uğradım. Ben bu adamlar, özel, seçilmiş, çok zeki, cesur vs vs sanıyordum. Sen kahramını en başta yerden yere vur. Oldu mu şimdi? <br />
<br />
Bir de sanırım izlediğim en uzun "motorsiklet tepesinde kovalama sahnesi" bu film de idi. Bitmedi, bitemedi. En heyecanlı sahnesi sanırım oydu ama o da artık biri ölsün yeter dedirtti. Bir de o düşmeye, o sürtünmeye senin üstündeki pantolonun ipliği kalmaz, bacağın durumunu söylemiyorum bile!! Abla sanki ayağı kaymış düşmüş gibi, totosunu tuttu sadece..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDAJ84kbi_YsC33VGdm0WJHjQm7hemLUDeflb3t8sKA_SvB00usXw7rrPYYbuCc3QJhTcGIAxuhczBtr00OQJy4kB8ebBevXO0yDfOJprZiZDGW2kIP6dNIVSo2XUeT9vnCVaSAPJhP6o/s1600/images88.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDAJ84kbi_YsC33VGdm0WJHjQm7hemLUDeflb3t8sKA_SvB00usXw7rrPYYbuCc3QJhTcGIAxuhczBtr00OQJy4kB8ebBevXO0yDfOJprZiZDGW2kIP6dNIVSo2XUeT9vnCVaSAPJhP6o/s1600/images88.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Bir de sanırım bu film de burada bitmedi, yeni bir aşk başlamış olması da muhtemel ama devamı gelir benden söylemesi.. <br />
<br />
Bourne serisine saygımdan öneremeyeceğim..<br />
<br />
IMDB Puanı: 6.9Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-75817994931652617522012-10-30T14:14:00.003+02:002012-10-30T14:22:26.613+02:00Medyum - Red LightsMedyum - Red Lights<br />
<br />
Yönetmen: Rodrigo Cortés<br />
Dram, Gizem, Gerilim<br />
Yapım: 2012 - İspanya, ABD<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-02_1AtgAcUo/UI--fWSbP2I/AAAAAAAAC4Y/ihNU49cqAyc/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-02_1AtgAcUo/UI--fWSbP2I/AAAAAAAAC4Y/ihNU49cqAyc/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Margaret Matheson (Sigourney Weaver) ve asistanı Tom Buckley (Cillian Murphy) psişik olayların kandırmaca üzerine kurulu olduklarını kanıtlamak üzere çalışmalar yapmaktadırlar. Hastaları iyileştireceğini söyleyen kendi dinini yaratmış insanlar, evde kötü ruhlar olduğunu ve onları kovabileceğini söyleyen sözde medyumların sahtekarlıklarını ortaya çıkartmaktadırlar. Margaret verdiği derslerde de sözde doğa üstü olayların iç yüzlerini ve masa kaldırmalar, ruhlarla konuşmaların mantıklı açıklamalarını anlatır. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-c-fArbDXBRQ/UI--gWM8nkI/AAAAAAAAC4c/KPbJXLEHKSI/s1600/images22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="132" src="http://1.bp.blogspot.com/-c-fArbDXBRQ/UI--gWM8nkI/AAAAAAAAC4c/KPbJXLEHKSI/s320/images22.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Efsanevi medyum Simon Silver (Robert De Niro) ortadan kaybolduktan 30 sene sonra aniden geri dönüş yapar. Silver açıklanamayan olayları ile Bilim dünyasında da oldukça ünlüdür. Daha önce araştırılmış fakat gerçekleştirdiği şeylere mantıklı bir açıklama getirilememiştir. Margaret yapılan araştırmanın güvenilirliği ve doğruluğundan süphelidir. Tom Silver'in geri dönüşü ile yeniden araştırma yapılmasını ister ve Silver'in peşine düşer. Margaret buna kesinlikle karşıdır ve Silver'dan uzak durulması gerektiğini düşünmektedir. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-SY32KPpXS4CIFSzvkiV11MAqcMtRsgmUL-MvXOPRSFocs7LJYvEu5ukt-VGlxEZ_iTXkS3-VZ45cCOTAxsq1n2sMzens5ZieyJ-xQckTMaUelPhbnTpQbZDoVPNlzaM9rvoFtrjisxY/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-SY32KPpXS4CIFSzvkiV11MAqcMtRsgmUL-MvXOPRSFocs7LJYvEu5ukt-VGlxEZ_iTXkS3-VZ45cCOTAxsq1n2sMzens5ZieyJ-xQckTMaUelPhbnTpQbZDoVPNlzaM9rvoFtrjisxY/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<br />
Filmin bundan sonrası ise Tom'un Silver'in peşine düştükten sonra yaşadıklarını konu alıyor. İlk yarı çok heyecanlı, diğer yarı "ne olacak" "nereye doğru gidiyoruz" soruları ile devam ediyor. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-4NUH3JkSdPo/UI-_Iu6E7tI/AAAAAAAAC44/E6D0CAvaGec/s1600/imagesCAB7XZAR.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-4NUH3JkSdPo/UI-_Iu6E7tI/AAAAAAAAC44/E6D0CAvaGec/s1600/imagesCAB7XZAR.jpg" /></a></div>
<br />
İzlememiş olanların keyfini kaçırmak istemediğimden fazla detaya girmeyeceğim. Beni tatmin etmediği, havada bıraktığı noktalar var. Karşımı çıkıyoruz yoksa kabul mu ediyoruz? Film kendi içinde buna karar verememiş sanki. Karşı olduğu durumları mantıklı şekilde açıklamışken, diğer konuda havada bıraktı biraz. Çok çok iyi başladı, sonlara doğru ne oluyor dedirtti, fakat sonu gerçekten sürpizli oldu!! <br />
<br />
Film Sigourney Weaver'ın da katkısı ile seyrine doyulmaz şekilde geçti, ona hayran olmamak elde değil. Robert De Niro ise beklenenin / beklediğimin aksine daha az vardı film de, baş karakterlerden biri olmasına rağmen. Onu daha fazla izlemek isterdim. Cillian Murphy ise gerçekten iyiydi. Joely Richardson Silver'in menajeri Monica olarak, Elizabeth Olsen ise öğrenci/sevgili Sally olarak yer almış filmde. <br />
<br />
Bu tarz filmler benim de her zaman ilgimi çekiyor. Gerçekten böyle olaylar var mıdır? Yoksa kandırılıyor muyuz? Varsa açıklaması var mıdır? Filmin ilk yarısında hastaları iyileştirdiğini iddia eden kişi ise beni hayrete düşürdü, çünkü ne yazık ki gerçek hayatta da böyle şeyler, bunlara inananlar var. <br />
<br />
Ben keyifle izledim. Heyecan, gizem, gerilim azalmadı ve merakımı hep uyanık tuttu. Çok mükemmel olmayabilir belki, kendi içinde de kafa karışıklığı yaşadığı noktalar var filmin ama asla izlenmez diyemem. Eğer bu tarz filmlere ilgi duyuyor iseniz, keyif alarak izlenebilir. İlginiz yoksa bile güzel bir filmdi. <br />
<br />
<br />
IMDB Puanı: 6.2Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-36245236055440314412012-10-29T16:05:00.000+02:002012-10-29T16:05:11.184+02:00Boys Don't CryBoys Don't Cry<br />
<br />
Yönetmen: Kimberly Peirce<br />
Dram - 1999 - ABD<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-pasKhgmxO1c/UI5ktVU0riI/AAAAAAAACyY/vhgiGJh8aZI/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-pasKhgmxO1c/UI5ktVU0riI/AAAAAAAACyY/vhgiGJh8aZI/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
Kadın bedeninin içinde kendisini erkek gibi hisseden, kadınlara aşık olan, erkek gibi davranan, giyinen, kendisini erkek olarak tanıtan Teena Brandon'ın hayatını konu alan film, gerçek bir olayı konu aldığı için ve konunun hassaslığı da göz önüne alınırsa gerçekten hem ilgi çekici hemde iyi bir film. Brandon kadın bedeninde bir erkektir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdGaumBgx7XJxcL5uPGTHrtHtmvAKj9Qk9LAllJzSu0BILixpMx7Pc9Z2KXG63AzUNCPlPa6I8jtHfPTlA1KUaa6FKAFC_vbT_Q1UjNmqTygI6rD_zt3fqllU1licgt0fV6m4SwVfLaDQ/s1600/images44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdGaumBgx7XJxcL5uPGTHrtHtmvAKj9Qk9LAllJzSu0BILixpMx7Pc9Z2KXG63AzUNCPlPa6I8jtHfPTlA1KUaa6FKAFC_vbT_Q1UjNmqTygI6rD_zt3fqllU1licgt0fV6m4SwVfLaDQ/s1600/images44.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Brandon (Hilary Swank) ailesi ile yaşadığı sorunlar neticesinde kuzeninin yanında kalmaktadır. Başı pek dertten kurtulmaz. İşlediği küçük suçlar sonucunda ceza almıştır ve aşık olduğu - kendine aşık ettiği sevgililerinin de aileleri ile başı beladadır. <br />
<br />
Yer değiştiren, kadın olduğu öğrenildiğin de kaçan Brandon The Falls City'de bir barda, bir kavga sırasında Candace (Alicia Goranson), Tom (Brendan Sexton III) ve John (Peter Sarsgaard) ile tanışır. Geceyi onlarla birlikte geçirir. Daha sonra aynı gruptan Lana (Chloë Sevigny) ile taşınınca, Lana'ya aşık olur, geri dönmez ve onlarla birlikte kalmaya başlar. Grup içerisinde de tuhaf bir ilişki olduğunu kabul etmek lazım. John'un Lana'ya tutku ile bağlı olduğu ortada. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-N6A0WUPcZJc/UI50iKosWdI/AAAAAAAAC0I/4PCgY-9Osqk/s1600/imagesCAAGQ4RL.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-N6A0WUPcZJc/UI50iKosWdI/AAAAAAAAC0I/4PCgY-9Osqk/s1600/imagesCAAGQ4RL.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Lana ve Brandan arasında yaşananlar "gerçek aşk" diyebileceğimiz türden. Lana için cinsel kimlik karışıklığının bir önemi yok. O Brandan'ı olduğu gibi seviyor. Fakat diğerleri için bu geçerli değil. Brandan'ın gerçek kimliği ortaya çıktığında ise işler çığrından çıkıyor. Brandan çok ciddi sorunlar ile karşılaşıyor. Aşağılanıyor, dayak yiyor, hatta tecavüze uğruyor. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-G2K8E-RbWFk/UI50gVfQXAI/AAAAAAAAC0A/NW77d4FescI/s1600/imagesCA4DHSMH.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-G2K8E-RbWFk/UI50gVfQXAI/AAAAAAAAC0A/NW77d4FescI/s1600/imagesCA4DHSMH.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Gerçek bir hikaye olması zaten fazlası ile yaralayıcı. Kendini bulmak, bir şekilde kabul görmek ve sevmek - sevilmek arzusundaki, deyim yerindeyse aslında kimseye bir zararı olmayan bir insanın acı sonu diyebiliriz. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS3k3KRW0HxNTqBtQ5VJVgBpgnMKI0izmtPTzo01iH4OJwf49J9VFuXrX1XLnOkFodrcKFHDP62K6dhCMOhfoZ2xpAGWRlBguhdD98Wt9RhxPdVCAofygO8nBfNiq_LOeDYLBbSeoJN5c/s1600/imagesCAPJ2UXP.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS3k3KRW0HxNTqBtQ5VJVgBpgnMKI0izmtPTzo01iH4OJwf49J9VFuXrX1XLnOkFodrcKFHDP62K6dhCMOhfoZ2xpAGWRlBguhdD98Wt9RhxPdVCAofygO8nBfNiq_LOeDYLBbSeoJN5c/s1600/imagesCAPJ2UXP.jpg" /></a></div>
<br />
Film de beni özelikle etkileyen nokta ise; (en basit şekli ile anlatmaya çalışacağım) <br />
Fizyolojik anlamda "erkek" olanların, kendilerinden güçsüz, karşı koyamayacak, tek başına birine (ve arkadaşlarına karşı bile - Candance) göstermiş oldukları şiddet, neticesinde tecavüz ve adam öldürme.. Çünkü güçlüler, çünkü buna hakları var, çünkü onaylamıyorlar, çünkü yapabilecek güçleri var!! <br />
Sadece "erkek" olarak hisseden ve aslında genel olarak "erkek" gibi davranan, kafada erkek, fizyolojik olarak kadın olan Brandan'ın ise her zaman yapıcı olması, Lana'yı yada Candance'yi korumak için kendini öne atmaya çalışması, hayatını kurtarmak pahasına bile olsa kaçmaması.. <br />
<br />
Erkeklik nedir? Hani kitabı yazılıyordu bir ara? <br />
<br />
Sanırım bu konu ile ilgili bir de belgesel çekilmiş. Hilary Swank film de kusursuzdu desem yeridir. Dayak ve tecavüz sahnelerine katlanılması gerçekten zor. Özellikle tecavüz sahnesinden sonra gelen diyalog ise yuhh dedirtecek cinsten..<br />
<br />
IMDB Puanı: 7.5Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-1782576840572299562012-10-15T19:41:00.002+03:002012-10-15T19:49:42.553+03:00J'ai tué ma mère - I Killed My MotherJ'ai tué ma mère - I Killed My Mother - Annemi Öldürdüm<br />
<br />
Yönetmen: Xavier Dolan<br />
Biyografi, Dram<br />
2009<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-LYi1yp0hvLM/UHwznXzRfkI/AAAAAAAACTc/7LWvtQ8XkB0/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-LYi1yp0hvLM/UHwznXzRfkI/AAAAAAAACTc/7LWvtQ8XkB0/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Xavier Dolan'ın hem yönetip, hem senaryosunu yazdığı hemde başrolde oynadığı biyografik bir film. Cannes Film Festivalinde de baya ses getirmiş. Ben izlemekte baya gecikmişim.<br />
<br />
Film ile ilgili bilgiler içerir. <br />
<br />
Filmin baş karakteri Hubert (Xavier Dolan) lise öğrencisi, eşcinsel ve annesi (Anne Dorval) ile ciddi sorunları var. Filmin daha en başında, kendinizden bir şeyler bulacağınız kesin. Çünkü hepimiz ergenlik çağlarında anne yada babamızla, toplumla, okul arkadaşlarımızla benlik kavgalarına girdik. Özellikle bu dönemde annemiz, en çok yaraladığımız, en çok düşman olduğumuz insan oldu belki de.<br />
Annemiz asla bizi anlamıyordu, onu çok seviyorduk çünkü annemizdi ama bazen nefret ediyorduk.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-gV5ygOVYQ1c/UHw6gAkjUpI/AAAAAAAACUU/bYW9ozXZJ_s/s1600/images22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-gV5ygOVYQ1c/UHw6gAkjUpI/AAAAAAAACUU/bYW9ozXZJ_s/s1600/images22.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Film de ergenlik dönemimdeki çocuk ve anne kavgasının daha derininde bir şeyler saklı bence. Anneye kızacağınız çok durum olacaktır film içinde ama anneyi de kendi içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Hatta yatılı okul müdürü ile yaptığı telefon konuşması bence anneyi anlamamıza yardımcı olacak nitelikte. Bazen anneler de baş edemeyebilir. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-nLd83hf3Cpg/UHw6lRUYa4I/AAAAAAAACUc/88tCEAD7oO8/s1600/images44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-nLd83hf3Cpg/UHw6lRUYa4I/AAAAAAAACUc/88tCEAD7oO8/s1600/images44.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Çocuk sorumluluğuna girmek istemediği için giden bir baba, herşeye tek başına yetişmek zorunda kalan bir anne ve yaşıtlarına nazaran dünyayı algılama şekli daha derin olan bir çocuk. Annesine karşı ise tüm kızgınlığını bazen çok yaralayacı şekilde yansıtan ama annesinin de aynı şekilde karşılık verdiği Hubert, okulda bir proje de ondan bahsetmemek için öldüğü yalanını bile uydurabiliyor. <br />
<br />
Hubert sevgilisi Antonin (François Arnaud) ve annesinin ilişkisini ise hayranlıkla izliyor. Onların ilişkisini gördükçe, kendi annesi ile olan ilişkisinden gittikçe uzaklaşıp, daha fazla sorun yaşıyor. <br />
<br />
Eşcinselliğin film de sorun gibi yansıtılığını düşünürseniz yanılırsınız, çocuğuna kesinlikle bunun kendisi için sorun olduğunu yansıtmıyor, sadece başkasından duymak onu yaralıyor. <br />
Film de geçen sevişme sahnesi ise kesinlikle bence çok estetik ve tamamen duygu dolu idi. İki erkeğin sevişmesini izlemek çoğu insana rahatsız edici gelebilir fakat bu film de bence öyle değil.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJoJyC39CWcRNXo5UCpaHC-SqeEBQS4uLhuujINQBrH7mFaDCYIsO5oEEYoyq4bFFxqTcAmfYjNQGJGKDhWE6hA1YJ25z2sxvFnhw8vyVvD0mKAf9bJwJJz2UzcABxQD6kd6UD3uJ37mU/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJoJyC39CWcRNXo5UCpaHC-SqeEBQS4uLhuujINQBrH7mFaDCYIsO5oEEYoyq4bFFxqTcAmfYjNQGJGKDhWE6hA1YJ25z2sxvFnhw8vyVvD0mKAf9bJwJJz2UzcABxQD6kd6UD3uJ37mU/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Hubert sadece anlayabilmek istiyor, biraz takdir edilmek ve anlaşılmak. Neden değiştiğini anlamak? Anneliği, birinin çocuğu olmayı, aile olmayı anlamak. Yanlış bir anneye verildiğini bile düşünüyor, annesi ile hiçbir ortak noktası olmamasını hayretle karşılıyor. <br />
<br />
Film de beni etkileyen ama bolca da düşündüren diyalog ise, annesi ile yatılı okula gitmek için ayrıldıkları şiddetli bir kavga sonrasında; "Bugün ölsem ne yaparsın anne?" diyen Hubert'e annenin "Yarın ölürüm" cevabıdır. Burada işte bir anne, tabiki bu şekilde cevap verecek diye düşünmedim. Tersine annenin de ciddi sorunları olduğu izlenimim kesinleşti. Ölme, sorunu çöz, anla.. Çocuğunun bu kadar nefretle dolmasının sebebini bul, onu uzaklaştırmak yerine. Anne biraz dengesiz. Hubert'in gözünde de anne sanki anne olması beklendiği için anne olmuş gibi. Evlenirsin, çocuğun olur vs vs vs... Hubert'in öğretmenin dediği gibi "Belki de annenin bir oğlu olmamalı"<br />
<br />
Filmin sonunda yine dönüp dolaşıp annesi ile buluştu. Aslında buluştuğu annesi değil de, özlediği çocukluğu idi bana göre. Annesi ile mutlu olduğu yerlerde buluşmak istedi. Geri dönme isteğini gösterdi. <br />
<br />
Aslında sorun belki de hepimiz hayatı boyunca yaşadığı gibi, temelde iletişimsizlik. Bazen en yakın olmamız gereken insanlar bize en uzak insanlar olabiliyor. Hayat böyle oluyor işte.. <br />
<br />
Ben bu filmi kesinlikle sevdim. İzlemenizi tavsiye ederim. Herkesin kendinden birşeyler bulabileceği duygular vardır bu film de. <br />
<br />
IMDB Puanı : 7.2<br />
<br />
<span style="font-family: Verdana; font-size: x-small;"></span><br />Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-82032772128192882672012-10-10T16:44:00.001+03:002012-10-10T16:44:19.559+03:00The Life of David GaleThe Life of David Gale<br />
<br />
Yönetmen: Alan Parker<br />
Dram, Suç, Gerilim<br />
2003<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-muzrEdnx2aA/UHQjFYoR_kI/AAAAAAAAB8E/BMdo7PsYm0c/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-muzrEdnx2aA/UHQjFYoR_kI/AAAAAAAAB8E/BMdo7PsYm0c/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="c333">
Felsefe Profesörü olan David Gale (Kevin Spacey) aynı zamanda idam karşıtı olan önemli bir isimdir. Constance Harraway (Laura Linney) ile idam karşıttı bir gruba üyedir ve idam cezasının kaldırılmasını ve masum insanların da idam edildiğini savunmaktadır. Evli ve bir çocuk babası olan David başına gelen talihsiz bir olay sonucu önce üniversitedeki işini, sonra eşini ve oğlunu kaybeder. Zaten hayatındaki en önemli şeyleri kaybettiği bir süreçte tecavüz ve cinayet suçlamaları hapse atılır ve idama mahkum edilir. Bütün hayatı boyunca karşısında durduğu ceza için şimdi sırasını beklemektedir. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_FGAtqNO7UPq62W9BKR2xyIcCCUuA4AFnSQPbwyW4zK8WLv4-nShcI821vC-24nrDEnNyud77wA2DiBo_JeTxVDJ0QirayHIRLbbYv24DqiSQUE8xc1B8StzLV9bcueumZGrI44-ELk4/s1600/untitled33.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_FGAtqNO7UPq62W9BKR2xyIcCCUuA4AFnSQPbwyW4zK8WLv4-nShcI821vC-24nrDEnNyud77wA2DiBo_JeTxVDJ0QirayHIRLbbYv24DqiSQUE8xc1B8StzLV9bcueumZGrI44-ELk4/s1600/untitled33.png" /></a></div>
<br />
Hapisteki son günlerinde, bütün hayat hikayesini anlatmak için Bitsey Bloom (Kate Winslet) adındaki gazeteciyi ister. Bitsey ile 3 gün boyunca sadece 2şer saat sürecek bir röportaj yapar. 4. gün idamın gerçekleşeceği gündür. Bitsey Bloom ise çocuk pornosu konusunda yaptığı haberler ile adını duyurmuş, haberlerden ziyade tanığının adını vermediği için aldığı hapis cezası ile dikkati çekmiş bir gazetecidir. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-YJ1OboESzZk/UHV6hsJe7QI/AAAAAAAAB9Q/r4wNNwGgJPY/s1600/untitled44.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-YJ1OboESzZk/UHV6hsJe7QI/AAAAAAAAB9Q/r4wNNwGgJPY/s1600/untitled44.png" /></a></div>
<br />
<br />
Film bu röportaj sırasında David Gale'in Bitsey'e tüm yaşadıklarını anlatmasını içeriyor. Geri dönüşlerle tüm hayatını izliyoruz David Gale'in. David'in Bitsey ile ilk karşılaştığı zaman sarf ettiği şu cümle belki de hepimizin hapiste olan kişilere olan bakış açısını da özetler nitelikte ;<br />
<strong><em>"Camın o tarafından buraya bakanlar bir "kişi" değil, bir "suç" görürler. Ben David Gale değilim, idamına dört gün kalmış bir katilim ve bir tecavüzcüyüm. Burdasın çünkü hayatımı nasıl yaşadığım ve verdiğim kararlarla olduğu kadar hayatımın nasıl sona erdiğiyle de hatırlanmak istiyorum."</em></strong><br />
<strong><em></em></strong><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-ANrFuuaIuoI/UHV6fnH0S2I/AAAAAAAAB9E/X0mDdYRF0ow/s1600/untitled22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-ANrFuuaIuoI/UHV6fnH0S2I/AAAAAAAAB9E/X0mDdYRF0ow/s1600/untitled22.png" /></a></div>
<strong><em></em></strong><br />
Film konusu, diyalogları, sahneleri ve oyunculukları açısından gerçekten izlenesi. <br />
<br />
David Gale'in, başka insanların hayatına değer vererek, kendi hayatımızında değerli olabileceği, hayatımızın bir anlamın olabileceği ile ilgili yaptığı konuşma özellikle dikkate değer. <br />
</div>
<div class="c333">
<strong><em>"Fanteziler gerçekdışı olmak zorundalar. Çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda artık onu istememeye başlarsınız. İsteğin devam edebilmesi için objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir. İstediğiniz o şey değildir, onun fantezisidir. İstek çılgınca fantezileri destekler. Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz." derken Pascal'in anlatmak istediği de buydu. Bu nedenle "avlanmak, öldürmekten daha zevklidir." deriz ya da "ne dilediğine dikkat et." Ona sahip olacağın için değil.Çünkü ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için. lacan'ın verdiği ders şu: istekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez. Gerçek anlamda insan olmak demek fikirler ve idealler için yaşamak demektir. Hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil yaşadığınız samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek demektir. Çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir."</em></strong><br />
<strong><em></em></strong><br /><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="color: red;"><strong>FİLMİ İZLEMEMİŞ KİŞİLERİN YAZININ BUNDAN SONRASINI </strong></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: red;"><strong>OKUMAMALARINI RİCA EDİYORUM. FİLMİN SONU İLE İLGİLİ FİKİR UYANDIRABİLECEK ANLATIMLAR MEVCUTTUR. </strong></span></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<strong><span style="color: red;"></span></strong> </div>
</div>
<div class="c333">
Diğer insanların yaşamına değer vermek hem David hem de Constance için öncelik. Hem de kendi hayatlarından bile önemli, çünkü onlar yaşamlarının bir anlamı olmasını isteyen insanlar. Film de eğer hem David hem de Constance hayatlarının "en iyi" döneminde olup böyle bir son'a gitselerdi, filmin benim için pek inandırıcılığı olmayabilirdi. Ama ikisi de hayattayken üzerlerine düşen herşeyi yapmaya çalışmış, sonunda bir şekilde sona yaklaşmış insanlar. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamak deyimi durumlarını açıklayabilir. Hayatlarının "anlamlı" bir sonu olmasını istiyorlar ve o sona doğru yaklaşıyorlar. <br />
<br />
İdam karşıtı olma durumuna gelirsek, evet eğer "yanlışlıkla masum insanların idam edilmesi" gibi bir olasılık var ise, bu ceza olmamalıdır!! Küçük bir olasılık bile bu cezanın uygulanmaması için yeterlidir. Bir insanı öldürmüş biri ölümü hakeder derseniz ben de size, bir insan öldürebilmiş bir insanı öldürünce bizim ondan ne farkımız kalır derim..<br />
<br />
Sonu çok şaşırtır gibi yorumlar okuyabilirsiniz film ile ilgili, mevzu sonunun şaşırtması değildir, mevzu o son'un ne anlattığıdır. Sonunda çok şaşıracağım beklentisi ile izlenirse çok şey kaçırılarak heba olabilecek bir filmdir. <br />
<br />
David için ise sona yaklaşmışken önemli olan ölmek değil, idamdan kurtulmak hiç değil. Oğluna yaptıklarını ve hayatına düzgün bir şekilde aktarabilmek, yaşamıyla yapamadıklarını belki de ölümü ile yapabilmek. David Gale'in son yemeğine ise özellikle dikkat derim, film de beni çok etkileyen detaylardan biri idi. <br />
<br />
Yönetmen için ise Midnight Express'i çekti bu adam gibi bir önyargıya girmemenizi özellikle tavsiye ederim!!</div>
<br />
IMDB Puanı: 7.4Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-87614535603780669152012-10-05T16:57:00.001+03:002012-10-05T17:07:57.758+03:00EvaYönetmen: Kike Maíllo<br />
Dram, Fantastik, Bilim Kurgu<br />
2011 - İspanya<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-cMDqU0KecdA/UG7f75LNVPI/AAAAAAAAB08/SGmODm49tA8/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-cMDqU0KecdA/UG7f75LNVPI/AAAAAAAAB08/SGmODm49tA8/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
Alex (Daniel Brühl) 10 yıl önce herşeyi bırakıp gittiği okuluna tekrar geri döner ve yarım bıraktığı çocuk robot işini bitirmek üzere çalışmaya başlar. Çocuk robot için duygusal zeka arayışında iken Eva (Claudia Vega) ile karşılaşır. Sonrasında Eva'nın eski aşkı (unutmadığı aşkı demek daha doğru olur) Lana (Marta Etura) ve kardeşi David'in (Alberto Ammann) kızları olduğunu öğrenir. Alex işini ve Lanayı bıraktıktan sonra, Lana Alex'in kardeşi ile evlenmiştir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlpW3w_qINIDlhFUnYtNGJ4y5dZ2PavuzDKKFFq-5Y1LIXc3ZiQ-q28zeBSxwmbFFbkHhdyZzvrP8WrTB4YlLhuGQiLPjXK1kVIf479zAvhKZOTrhhhlIyaTblCbQ95moL0z2l5drq1dA/s1600/Untitled1-e1341867728626.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlpW3w_qINIDlhFUnYtNGJ4y5dZ2PavuzDKKFFq-5Y1LIXc3ZiQ-q28zeBSxwmbFFbkHhdyZzvrP8WrTB4YlLhuGQiLPjXK1kVIf479zAvhKZOTrhhhlIyaTblCbQ95moL0z2l5drq1dA/s320/Untitled1-e1341867728626.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Alex ve Eva arasında özel bir bağ oluşur ve çok iyi anlaşırlar. Alex çocuk robot için aradığı "özel çocuk" profili için Eva'nın çok uygun olduğunu düşünmektedir. Eva farklı bir çocuk. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Z6i9Eziw8Hk/UG7f9AoXaqI/AAAAAAAAB1E/mSPTZYdhhgo/s1600/phpThumb_generated_thumbnailjpg-1-300x240.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-Z6i9Eziw8Hk/UG7f9AoXaqI/AAAAAAAAB1E/mSPTZYdhhgo/s1600/phpThumb_generated_thumbnailjpg-1-300x240.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Film boyunca Alex'in neden gittiğini pek anlayamadığımızı söylemeliyim. Eva film olarak bilim kurgu öğelerini tabi ki taşırken, içerdiği duygusallık ve dram yüzünden bildiğimiz bilim kurgu filmlerinden daha farklı bir yerde bence. <br />
<br />
Filmin geçtiği yıl 2041. Uçan arabalardan ziyade dünya'yı bildiğimiz gibi bulduğuma sevindim :) Görseller beni etkiledi. Özellikle duygusal zekanın yaratılış kısmı. Filmi biraz yavaş ilerliyor bulabilirsiniz, bir yerden sonra ne olacak duygusu da sarıyor. <br />
<br />
Ve filmin kilit cümlesi ; "Gözlerini kapattığında ne görüyorsun?"<br />
<br />
Birşeyleri yaratma tutkumuz ortada..Robotların bizim için anlamı ne? İnsanoğlunun kontrol edebilme tutkusunun bir ürünü mü? Peki onlara yüklediğimiz anlamlar? <br />
<br />
Ben filmi sevmedim diyemeyeceğim ama arada kaldığımı da belirtmem gerekiyor. Standart bir bilim kurgu olmaması bence iyiye işaret.. Farklı şeyler izlemek keyifli. <br />
<br />
IMDB Puanı: 6.5Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-28464089222553440182012-09-26T11:30:00.001+03:002012-10-02T01:46:34.102+03:00DetachmentDetachment<br />
<br />
Yönetmen: Tony Kaye<o:p></o:p><br />
Dram<o:p></o:p><br />
ABD – 2011<o:p></o:p><br />
<br />
<o:p> </o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-jObZx_UIc4U/UGK5jgzw3HI/AAAAAAAABqg/3WGLgMf6bOU/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-jObZx_UIc4U/UGK5jgzw3HI/AAAAAAAABqg/3WGLgMf6bOU/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Önceden uyarmak istiyorum; Sakın, "Bir öğretmen gelir ve sınıftaki
çocukların hayatını değiştirir" temalı bir film beklemeyin. Bu öyle bir
film değil, iyi ki de değil. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-bcTjl_jAF7M/UGK581sXABI/AAAAAAAABrI/UdkYr0FoMA0/s1600/untitled.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-bcTjl_jAF7M/UGK581sXABI/AAAAAAAABrI/UdkYr0FoMA0/s1600/untitled.png" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<o:p></o:p> </div>
<br />
Film Albert Camus'un <em>"Ve hayatımda aynı anda hiç böylesine kopmuş
ve bir o kadarda kendimde hissetmemiştim." </em>cümlesi ile başlıyor. Daha
sonra öğretmenlerin konuşmaları ile devam ediyor. Nasıl öğretmen olduklarını
anlatıyorlar. Bazıları annesi öğretmen diye bu meslekten nefret etmiş (Kendimi
gördüm sanki), bazıları kasırga da okul tatil diye. Sonra vazgeçememişler.. Henry geliyor ekrana
ve o güzel cümleleri kuruyor ; <em>"Buradaki öğretmenlerin çoğu, bir gün
bir farklılık yaratabileceklerine inanıyordu. Bu dünyanın zorluklarını anlamamıza
yardım edecek ve bize yol gösterecek birine sahip olmanın ne kadar önemli
olduğunun farkındayım. Ben büyürken yanımda böyle biri yoktu." </em>En son
cümle Henry'i anlamamıza yardımcı olacak nitelikte. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhw2rsmJD9qh_OyOY19Tz1eAa9s7bz5NPpS9-iQc3h3G-kxKWWp58oMsPsvuvLzAttq2Otb00uUiR2mHLLrDg0LpR8f1HLZ_UoIEXdcZJpe0N0t-JZ8o7JiaUH12AISr5TDQFa88Nfb99M/s1600/imagesCAYZWB4Q.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhw2rsmJD9qh_OyOY19Tz1eAa9s7bz5NPpS9-iQc3h3G-kxKWWp58oMsPsvuvLzAttq2Otb00uUiR2mHLLrDg0LpR8f1HLZ_UoIEXdcZJpe0N0t-JZ8o7JiaUH12AISr5TDQFa88Nfb99M/s1600/imagesCAYZWB4Q.jpg" /></a></div>
<br />
Henry Barthes (Adrien Brody) bir yedek öğretmen, öğretmen boşluğu olan
okullarda geçici olarak çalışıyor. İdealist bir öğretmen profili bekleyemeyiz
Henry'den. O kendisine verilen süre içerisinde, kendisinin de aşağıdaki
cümleler de anlattığı gibi sadece boşluk dolduruyor. <o:p></o:p><br />
<br />
<em>“Vaktimin çoğunu beladan uzak durup sorumluluk almamak için harcıyorum.
Ben sadece yedek öğretmenim. Bir şeyler öğretme sorumluluğum yok. Tek yapmam
gereken düzeni korumak. Sınıfta kimsenin birbirini öldürmeden gelecek döneme
geçmesini sağlamak.”</em> <br />
<o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKpvQfz1kIEZj4_mgc7OGjmh7vk1QjkISBW7bea3A5-NcER_ImznOGQDkqRTs-xaU1XEsbXYs8RjCjXeQSf2yaHqOqaP-gQZujNX_35Wjg3IgEqvdBeiuwgzPef3wwtBOrf3PglCOQrCM/s1600/images22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKpvQfz1kIEZj4_mgc7OGjmh7vk1QjkISBW7bea3A5-NcER_ImznOGQDkqRTs-xaU1XEsbXYs8RjCjXeQSf2yaHqOqaP-gQZujNX_35Wjg3IgEqvdBeiuwgzPef3wwtBOrf3PglCOQrCM/s1600/images22.jpg" /></a></div>
<br />
Bu cümlelerin dışında, otoriter olduğunu söyleyebilirim. Yani sınıfta
öğrencilere belli bir davranış şekli var ve kendisi de aynı karşılığı almak
istiyor. Tartışmaya girmiyor, istemeyeni sınıftan gönderiyor. Kendisine yapılan
herhangi bir saygısızlığı sakince karşılarken, bir öğrenciye yapılanı ise asla
affetmiyor. Kendi cümleleri ile ; <em>"O bir çanta. Onun hisleri yok. İçi
bomboş. Benimde hislerim yok. Beni incitemezsin."</em> Yine
satır aralarını okursak, Henry'nin kabuğuna fazlası ile çekilmiş ve kendini
soyutlamış bir insan olduğu sonucunu çıkartabiliriz. Aslında okulda olanlarla pek ilgilenmiyor. Meredith (Betty Kaye) isimli öğrencinin
Henry'i çizdiği resim aslında Henry'i çok net anlatıyor. Meredith ise anlaşılamayan, destek olunmayan, belli kalıplar içerisinde tutulmaya çalışılan ama yeteneği ve zekası sebebi ile standart kalıpların içerisinde tutunamayan bir gencin üzücü hikayesini yansıtıyor bize. Babasının şu sözleri ise durumunu özetliyor. <em>"Seni ve yaratıcı hobilerini desteklemeyeceğim. Tamam mı? Hiçbir halta yaramayan sanat projelerinden bıktım artık!"</em><br />
<em></em><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-QDCBdXV0ZKk/UGK5mOgXwxI/AAAAAAAABq4/Hdrfd6_vNrY/s1600/images44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-QDCBdXV0ZKk/UGK5mOgXwxI/AAAAAAAABq4/Hdrfd6_vNrY/s1600/images44.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Filmin bu konu ile ilgili olarak güzel bir önerisi var; <br />
<strong><em>"İnsanlarda ebeveyn olmadan önce bazı şartlar aranmalı ve bu konuda onlara eğitim verilmeli. Bunu evde denemeyin!!"</em></strong><br />
<br />
Henry okul hayatında ne kadar kendini kapatsa da gerçek yaşamımda yaşadığı
sorunlar, aklını kaybetmek üzere olan dedesi (Louis Zorich) ile olan ilişkileri ve geçmişinden
gelen dram da yeterince ağır. Bütün bunların yanında yolda karşılaştığı ve bir
şekilde hayatına giren Erica’ya (Sami Gayle) karşı kayıtsız kalamıyor. Sorumluluk
almama duygusunu daha fazla bastıramıyor. Nereye kadar kaçabilirsiniz?? O kadar temkinli ki, bunu elden bırakması da çok zor. Henry’nin hayatının içine girdikçe, film sadece okul etrafında kalsaydı, tek düze kalabilecekkençok farklı bir boyuta geçiyor. Büyük büyük cümleler sıkmıyor sizi, klişe gelmiyor. Oyunculuğun ve senaryonun da bunda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdbJbR4OP5xqAu8VmKIZ6TpEz9VvDYbBRPvBtBYGDJKhUJ4NBRTY0OfcquN89SXKV6_lmSmpBXZ4j8UTlxXEGNMlnElUZ9NV9e04fzZmfIInJ3fOM6qNT1z9a7TH2LeX21uwPUsm_kqN4/s1600/imagesCAR1C8WX.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdbJbR4OP5xqAu8VmKIZ6TpEz9VvDYbBRPvBtBYGDJKhUJ4NBRTY0OfcquN89SXKV6_lmSmpBXZ4j8UTlxXEGNMlnElUZ9NV9e04fzZmfIInJ3fOM6qNT1z9a7TH2LeX21uwPUsm_kqN4/s1600/imagesCAR1C8WX.jpg" /></a></div>
<o:p></o:p><br />
<br />
Çalışmaya başladığı okul ise zaten yeterince sorunlu. Öğrenciler ilgisiz,
saygısız, okuldan yada derslerden başka herşeye ilgilerini vermişler, genelde zararlı
şeylere. Ailelerinin ilgisizliği ve okulun yetersizliği onların hayatta bir yol bulmalarına engel oluyor. Öğrencilerde de bir kayboluş söz konusu. Veliler zaten asla sorumluluk
almıyor ve en ufak bir sorunda okulu, öğretmenleri sorumlu tutuyorlar. Yan
hikayeler olarak öğretmenlerin de hayatlarını görüyoruz. Okulda sorunlu, gerçek
hayatta sorunlu. Öğretmenlerin de baş etmek zorunda oldukları durumlar pek
kolay değil ve herkesin bir dayanma sınırı var. Öğrenciler ile anladıkları dilde konuşmaya çalışan, bazen onlara doğru yolu gösteremediği için bunalıma giren, kendini yetersiz hisseden, öğrenciler, veliler bir de sistem ile mücadele etmeye çalışan öğretmenler.. Özellikle Dr. Doris Parker'ın (Lucy Liu) isyanı izlemeye değer. Bazı öğretmenlerin isyanı ise daha farklı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-NeAogL1iF-I/UGK5lInd5OI/AAAAAAAABqw/4GBczSBW-7A/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-NeAogL1iF-I/UGK5lInd5OI/AAAAAAAABqw/4GBczSBW-7A/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<br />
Film de belli aralıklarla Henry'nin kameraya konuştuğu sahneler var ve yer
yer film devam ederken arka planda çizimler görüyoruz. Anlatılanlar ile ilişkili çizimler filme ayrı bir anlam
katmış, anlatılanların derinliğini arttırmış ve görsel olarak da gözümüzde
canlanmasını, farklı bir bakış açısı ile bakmamızı sağlamış. <o:p></o:p><br />
<br />
Filmden gerçekten çok etkilendim. Film boyunca devam eden, sakinlik,
durgunluk, yalın bir anlatım ama bütün bunların icinde o derinlik beni benden
aldi. Farkındalığınızı arttıracak bir film olduğunu düşünüyorum. <br />
<br />
<strong><em>"Hayallerinizi başkaları veriyorsa, herhangi bir şeyi nasıl hayal edebilirsiniz?.....</em></strong><br />
<strong><em> Doğru olmadığını bildiğiniz halde, yalanlara kasten inanmak. Günlük hayatımızdan örnekler; Benim mutlu olmak için güzel olmam lazım. Güzel olmak için estetik yaptırmam lazım. Zayıf olmam, ünlü olmam, şık olmam lazım. Delikanlılar günümüzde, size kadınların s.... oldukları, onları b......, dövmeniz, aşağılamanız, onlardan utanmanız söyleniyor. Kadınlar, bir pazarlama kurbanı. Her gün 24 saat, hayatımız boyunca, bazı güçler, ölene dek bizi aptallaştırmak için sürekli çalışacak. Bu yüzden kendimizi savunmak ve bu saçmalığı beynimize sokma girişimleriyle mücadele etmek için hayal gücümüzü canlandıracak, vicdanımızı ve inanç sistemimizi geliştirecek tarzda okumayı öğrenmeliyiz. Zihnimizi savunmak ve korumak için okuma alışkanlığı kazanmalıyız.</em></strong><br />
<br />
Marcia Gay Harden, James Caan, Lucy Liu, William Petersen, Christina Hendricks gibi iyi oyuncuları öğretmen kadrosu eşliğinde izlediğimiz film bence oyunculuklar açısından da çok tatmin edici. Filmin müzikleri ayrı güzel. <br />
<br />
Adrien Brody ise Henry'e can vermiş film de. Benim için Henry kesinlikle gerçek bir karakter.<br />
<br />
Bu filmin kesinlikle atlanmayacak bir film olduğunu düşünüyorum. Çocuğunuz var ise yada öğretmenseniz kesinlikle izlenmeli.<br />
<br />
Hepimizin buna ihtiyacı var, hangimiz okulda öğretmenimizden takdir gördüğümüzde sevinmedik yada annemiz/babamız bir konuda bizi desteklediğinde daha şevkle saldırmadık yapmak istediğimiz şeylere. Kendimize inanmak önemli ama bu bilince gelene kadar etrafımızda yol göstericilere ihtiyacımız var. Bizi anlayacak, destek olacak doğru insanlara. <br />
<br />
Filmin bolca küfür içerdiğini de belirteyim, eğer çocuklarınız ile birlikte izlemek isterseniz diye. <br />
<br />
IMDB Puanı: 7.7Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-64653769028740218212012-09-25T10:30:00.000+03:002012-09-25T10:30:02.664+03:00My Left Foot - The Story of Christy BrownMy Left Foot<br />
<br />
Yönetmen: Jim Sheridan<br />
Biyografi, Dram<br />
İrlanda - 1989<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-_DZCJsqJTVk/UGDszK0fKYI/AAAAAAAABjE/jsdlNer5f4c/s1600/images1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-_DZCJsqJTVk/UGDszK0fKYI/AAAAAAAABjE/jsdlNer5f4c/s1600/images1.jpg" /></a></div>
<br />
Christy Brown'un gerçek hayat hikayesidir. Beyin felci ile dünyaya gelen ve konuşma ve hareket etme kabiliyeti olmayan Christy'nin (Daniel Day Lewis) azmi ile neler başardığını anlatır bize. Sadece sol ayağını kullanarak yazı yazmayı sonra da resim yapmayı başaran Christy, doğduğundan beri zihinsel özürlü olduğunu söyleyenlerin aksine, okumayı, yazmayı, resim yapmayı, konuşmayı başarmış, hatta kitaplar yazmıştır. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgd0Ie93XDCW82Oi7gC0Abap3bMIQ9f2KuDigxNJOv5m0CpjV5qN86IH2yeWucpike5zk_DCKkMLaKPVoeHAfDz-PSu1rrCuVortbukTfrUpLW_j6h4TvGynIIyG9cDG8QnczDlVMikmx8/s1600/untitled.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgd0Ie93XDCW82Oi7gC0Abap3bMIQ9f2KuDigxNJOv5m0CpjV5qN86IH2yeWucpike5zk_DCKkMLaKPVoeHAfDz-PSu1rrCuVortbukTfrUpLW_j6h4TvGynIIyG9cDG8QnczDlVMikmx8/s1600/untitled.png" /></a></div>
<br />
<br />
Christy Dublin'de 22 çocuklu bir ailenin ferdidir. Filmi izlerken de farkedeceğiniz üzere, ne parasızlık ne de onca sıkıntıya rağmen o kadar çok çocuk bu ailenin sorunu değildir, Christy ise asla sorun olmamıştır. Annesinin ona olan inancı, kardeşlerinin ona asla farklıymış gibi davranması en büyük şansıdır. Annesi çocuğunun zihinsel olarak bir kusuru olduğunu asla kabul etmez ve ona yardımcı olmak için elinden gelen herşeyi yapar, kardeşleri onu kendi hayatlarına katarlar, sokakta onlarla birlikte oyunlar oynar, yeri geldiğinde onları korur, ailesine destek olur. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-wFWVlaPASI4/UGDywIe5_kI/AAAAAAAABkQ/gRTzXCfvRXM/s1600/imagesCALEATWL.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-wFWVlaPASI4/UGDywIe5_kI/AAAAAAAABkQ/gRTzXCfvRXM/s1600/imagesCALEATWL.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
Oyunculuk açısından bakarsak, gerçekten hayran olmamak elde değil. Film bu kadar zorlu bir süreci ve deyim yerinde olursa ayağıyla hayata tutunmaya çalışan bir adamı anlatırken asla klişe duygu sömürülerine girmemiş. O harfleri yazmaya çalışırken yaşadığı zorluk, suratının ifadesi, ailesinin onu sabırla ve umutla izlemesi gerçekten çok etkileyiciydi. Daniel Day Lewis ise oyunculuk bu dedirtti izlerken.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfMT-bR-PBxNShrigqEHfRCC88RTohqbmIi_3GwpEC7wrJcumjlprkaVsv4lXzj9JhxN4WwxQ0Gzvtez-E9N_ndDpJOLHLMujLonKr8LZG8Qv-xN5RmAWa3JiJe4nrwxj29Bzd6uy9nxA/s1600/imagesCABJMUPC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfMT-bR-PBxNShrigqEHfRCC88RTohqbmIi_3GwpEC7wrJcumjlprkaVsv4lXzj9JhxN4WwxQ0Gzvtez-E9N_ndDpJOLHLMujLonKr8LZG8Qv-xN5RmAWa3JiJe4nrwxj29Bzd6uy9nxA/s1600/imagesCABJMUPC.jpg" /></a></div>
<br />
Film ile ilgili tek sıkıntım, filmi izlemeden hemen önce kitabı okumayı bitirdiğim ve kitaba hayran olduğum, çok etkilendiğim için filmin bir yerden sonra bana yetersiz gelmesi oldu. Vikipedi filmin kitaptan uyarlama olduğunu söylüyor, bende ona inandım :) O yüzden kitapta ki bir çok detayı bekledim. İlk harflerini öğrenmesi, resim yapmaya başlaması gibi detayları, çocukluğunu izlemeyi daha çok istedim belki de. Çünkü zorlu süreç aslında ordaydı. Sanki çocukluk fazla çabuk geçti ve 19 lu yaşlara odaklanıldı film de. İçsel dünyasında yaşadığı sıkıntılar, kendini farketmesi, zaman zaman kendinden vazgeçmek istemesi gibi detaylara yer versede film, beklediğim kadar derine inmedi sanki.<br />
<br />
Kitaptan ayrı tutarsam film tabi ki çok güzeldi. Ama filmi izleseniz bile kitabını okumanızı da şiddetle tavsiye edeceğim. <br />
<br />
IMDB Puanı: 7.8<br />
<br />Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-73296685217881815272012-09-22T01:12:00.002+03:002012-09-22T01:12:15.969+03:00The Lincoln LawyerThe Lincoln Lawyer - Güneşin Karanlığında<br />
<br />
Yönetmen : Brad Furman<br />
2011 - ABD<br />
Suç, Dram, Gerilim<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9UXuS5uJlsV8bBhiAVI5_VHQylDpj-zyh9MvHjgXPB1L9hemgyUNQXjv0IFYkhO_83EDuRwDkexyr90JMs7HNVPuORXTYFAAQxtv-MGvsWLJ1O-ebuV_WC0iruLA65fEJJK50Wv2GrV4/s1600/images111.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9UXuS5uJlsV8bBhiAVI5_VHQylDpj-zyh9MvHjgXPB1L9hemgyUNQXjv0IFYkhO_83EDuRwDkexyr90JMs7HNVPuORXTYFAAQxtv-MGvsWLJ1O-ebuV_WC0iruLA65fEJJK50Wv2GrV4/s1600/images111.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Mick Haller (Matthew McConaughey) Lincoln marka arabasını ofisi olarak kullanan, genellikle önemsiz suçlar işlemiş (neye göre önemsiz?) serseriler ve suçluların davalarını savunmuş, onları kısa yoldan dışarı çıkarmasıyla o çevrede ünlü başarılı bir avukattır. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-xjOVB8EM-kE/UFzkxPo2zKI/AAAAAAAABf4/cfy5xP6-Tcw/s1600/untitled1.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-xjOVB8EM-kE/UFzkxPo2zKI/AAAAAAAABf4/cfy5xP6-Tcw/s1600/untitled1.png" /></a></div>
<br />
<br />
Ünlü, zengin bir playboy'umuz Louis Roulet ( Ryan Phillippe) cinayetle suçlanmaktadır. Kendisini savunması için Mick'i tutmak ister. Mick karşılığında alacağı paranın büyüklüğü ile gözleri kamaşarak bu davaya atlar, fakat işler umduğu gibi gitmez. <br />
<br />
Aslında Mick'in en çok korktuğu şey suçluları dışarı çıkartmasının aksine, masum birisini içeri atmak. En büyük korkusu başına gelmek üzere. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Mg48Z-dnXvE/UFzkx_22qqI/AAAAAAAABf8/ly2LomKgy2g/s1600/untitled2.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-Mg48Z-dnXvE/UFzkx_22qqI/AAAAAAAABf8/ly2LomKgy2g/s1600/untitled2.png" /></a></div>
<br />
<br />
Çok umudum olmadan başladığım ama sonrasında çok sürükleyici bir şekilde devam eden bir film oldu. Matthew McConaughey karizmatik ve zeki avukat rolünü gerçekten çok başarılı bir şekilde oynamış. Temiz, iyi, adalete bağlı bir avukat beklemeyin ama ona kötü biri de diyemezsiniz. Herkesin kafasında kendine göre br adalet sistemi vardır zaten, bu suçludur, değildir, bunun cezası budur diye. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1Qxt5cYJQOXQLJG2BkOCjOF633KzaC85eW_M1UzNlfXVXWqq60D5t9Utho4HziFnh9gN6Oy2k9GUcLhEBIjOIRFne2xpK517Ki2ActCd5E5He3tufzGGCi4GNfWLf8YYah97zWC_MuJ0/s1600/images22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1Qxt5cYJQOXQLJG2BkOCjOF633KzaC85eW_M1UzNlfXVXWqq60D5t9Utho4HziFnh9gN6Oy2k9GUcLhEBIjOIRFne2xpK517Ki2ActCd5E5He3tufzGGCi4GNfWLf8YYah97zWC_MuJ0/s1600/images22.jpg" /></a></div>
<br />Şunu da belirteyim "Güneşin Karanlığında" ne demek Allah aşkına?? Filmin hangi kısmı size bu isim için ilham verdi? Kim çeviriyor bu filmlerin isimlerini kendisi ile tanışmak istiyorum!! <br />
Filmimiz Michael Connelly'nin kitabından uyarlama, (Kitabın ismi de Güneşin Karanlığında olarak çevrilmiş, nereden ilham alındığı belli oldu, o da saçma ya neyse) Kitabı okumadığım için o kısım hakkında yorum yapamayacağım ama araştırdığım kadarı ile güzel bir uyarla imiş. Konuyu beğenirseniz aslında önce kitabını okumak sanırım daha mantıklı olur.<br />
<br />
Ben izlediğim için pişmanlık duymadım, aktı gitti film ve müzikleri de bir harikaydı. Eee her gün karşımıza böyle karizma adamlar çıkmıyor tabi, seyrine doyum olmadı. <br />
<br />
<br />
IMDB Puanı: 7.3<br />
<br />Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-45303842845972464852012-09-10T10:00:00.000+03:002012-09-10T10:00:09.940+03:00PolissePolisse<br />
<br />
Yönetmen: Maïwenn<br />
2011 - Fransa<br />
Suç, Dram<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh03rw4kERNEK-998sKfyc8kbM680_Ww1UQmj7LSZwPIodApnJ4KPj7A8u0Q1HJ6ePO5MuYLCiJYA0a2Z4H0p-1NV2PBhW_AJ2NKnvGLjMC3340JVGg2uzmBKBkbMdkz-8i5OQavXjRDPs/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh03rw4kERNEK-998sKfyc8kbM680_Ww1UQmj7LSZwPIodApnJ4KPj7A8u0Q1HJ6ePO5MuYLCiJYA0a2Z4H0p-1NV2PBhW_AJ2NKnvGLjMC3340JVGg2uzmBKBkbMdkz-8i5OQavXjRDPs/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
Film Paris Çocuk Koruma Birimindeki gerçek olaylara dayanmaktadır. <br />
<br />
Bu birimde çalışan bir grup polisin hayatı ve birimde yaşanan olaylar konu ediliyor film de. Taciz edilen küçük çocuklar, tecavüze uğrayan genç kızlar, internette kendini teşhir eden gençler, çocuklarını zorla evlendirmek isteyen yada onları suç unsuru olarak kullanmak isteyen aileler. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4XSpMLkQgMjEHNq90_3qOgHv3W71XV3cLWtpv8jqxvfQelGOi0M-Rohi1febMcs9LurycFCVAgD5QMzr6EDOAwdfJ7gzePtGlLAI9DJkVNWCc_QrJgcAGXDi7ZSbVvQEWDFikzZ0IQwQ/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4XSpMLkQgMjEHNq90_3qOgHv3W71XV3cLWtpv8jqxvfQelGOi0M-Rohi1febMcs9LurycFCVAgD5QMzr6EDOAwdfJ7gzePtGlLAI9DJkVNWCc_QrJgcAGXDi7ZSbVvQEWDFikzZ0IQwQ/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Film sadece birimdeki vakalar gözümüze sokulmamış, olaylar ile birlikte polislerin hayatlarından da kesitler izliyoruz, bu da bence filmi sadece belgesel olmaktan çıkararak "gerçek" birşeyler izlediğimiz duygusunu arttırmış. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-w0qnJ8ghIx8/UE0m2KR3t2I/AAAAAAAABRw/DncNExtosjI/s1600/images44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-w0qnJ8ghIx8/UE0m2KR3t2I/AAAAAAAABRw/DncNExtosjI/s1600/images44.jpg" /></a></div>
<br />
Polislerin hayatlarının da çok yolunda olduğunu söyleyemeyeceğim. Zaten yapılan iş fazlası ile kabul edilemez ve zor, bunun yanında kendi hayatlarında boşanmalar, çocuklar, sorunlar, ruhsal olarak da (benim izlenimim) işin yaratmış olduğu stres ve bazen olanları kabullenememe durumu var. Bunun çok normal olduğunu da kabul etmek zorundayız bence, çünkü bu iş "normal" bir iş değil. Bütün gün babası tarafından taciz edilmiş küçük bir kızın anlattıklarını dinlediğinizi düşünün yada okulda öğretmeni tarafından tecavüze uğramış bir çocuğu.. Kendi çocuğunuzu okula göndermek ister misiniz? Bir daha herhangi birisi ile yalnız bırakmak?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-ftcMFpf9jV8/UE0m8CmCF1I/AAAAAAAABSA/-_64WDS61iY/s1600/imagesCAB0ZYHB.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-ftcMFpf9jV8/UE0m8CmCF1I/AAAAAAAABSA/-_64WDS61iY/s1600/imagesCAB0ZYHB.jpg" /></a></div>
<br />
Tecavüz sonucu hamile kaldığı bebeği, ölü doğunca bebeğinden özür dileyen bir genç kız düşünün.. Genç kız demek fazla oldu, sadece çocuk!!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Wv6HTe8z_hE/UE0m_iHZ3gI/AAAAAAAABSQ/jdSS7HGnkeI/s1600/polisse-joey-starr-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="195" src="http://4.bp.blogspot.com/-Wv6HTe8z_hE/UE0m_iHZ3gI/AAAAAAAABSQ/jdSS7HGnkeI/s320/polisse-joey-starr-1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Ya da sokakta kaldığı, parası olmadığı için şubeye sığınan fakat çocuğuyla birlikte kalacak yer bulunamadığından, çocuğunu onlara emanet edip gitmek zorunda kalan bir anne ve o annenin arkasından çaresizlikle ağlayan bir çocuk ( O gözyaşları pek dayanılır gibi değildi!) Aileleri onları kullanmasın diye bir gece toplanıp, yurtlara gönderilen çocuklar?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBJUgWk7LqHxmYvPzn-8bNpES54ngChT_VduInIWZns42aBH5BbdHbG_2NY0-OUhihDTz2Fxn5ii5ES2kYOGof3Q_YGE-t-B_dZn2-IjhSQYJd-8hCGnmnIjA-7JgJI8DU3KdG1S5nPVw/s1600/imagesCAYMJCID.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBJUgWk7LqHxmYvPzn-8bNpES54ngChT_VduInIWZns42aBH5BbdHbG_2NY0-OUhihDTz2Fxn5ii5ES2kYOGof3Q_YGE-t-B_dZn2-IjhSQYJd-8hCGnmnIjA-7JgJI8DU3KdG1S5nPVw/s1600/imagesCAYMJCID.jpg" /></a></div>
<br />
Kızı için doğrusunun (!!) bu olduğuna emin olduğundan onu istemediği halde kuzeni ile evlendirmek isteyen bir babaya, bunun kızına tecavüz edilmesinin önünü açtığını, kendi rızası olmadan yapılan bir evliliğinde kadına tecavüz sayıldığını anlatmaya çalışın.. ( Film de en beğendiğim sahne budur!! Çünkü her şeyin kılıfını "din" ile bulmaya çalışanlara güzel bir cevap verdiğini düşünüyorum) <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFoMv5lPdvUzx1PSdnt_yo_GWCo1OsLJb33JNTyOwiJL_GjIpzPF3oKlxkuvUCKuDlDwA-4gI_WClsO8jtAw61VmzpR6gieYLswXD_JC8jbCbqcGklJqws8VnEWZpUPUnilXqnDdjiQ9k/s1600/images55.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFoMv5lPdvUzx1PSdnt_yo_GWCo1OsLJb33JNTyOwiJL_GjIpzPF3oKlxkuvUCKuDlDwA-4gI_WClsO8jtAw61VmzpR6gieYLswXD_JC8jbCbqcGklJqws8VnEWZpUPUnilXqnDdjiQ9k/s1600/images55.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Film yer yer eğlenceli sahneler içerse de, fazlası ile zorlayıcı. Aklımda yüzlerce sahne dolanıyor film ile ilgili, yazmak yada hatırlamak bile fazlası ile zor, ki unutmak pek mümkün olmadığı halde.<br />
Bir babanın kızını " çok fazla sevmesini" aklım almıyor.. Bir Öğretmenin öğrencisine tecavüz etmesini aklım almıyor, genç bir kızın internette soyunup ailesini cezalandırmak istemesini de, başka bir kızın sırf cep telefonu için yine kendi yaşıtı bir kız tarafından, 3 tane erkek arkadaşı ile cinsel ilişkiye girmeye zorlanmasını ve sırf bir cep telefonu için bunu yapmakta hiç tereddüt etmemesini aklım almıyor. Kızına tecavüz etmiş bir babanın, bunu rahatlıkla söyleyebilmesini ve sonuna " yüksek yerler de tanıdıklarım var" diyerek utanmadan, korkmadan yaptığı şey için ceza bile almayacağını ima etmesini de.. O yüksek yerlerde ki tanıdıklarında küçük bir kıza tecavüz edebilmiş birini koruyabildiklerini de..<br />
<br />
Bunların gerçek olması.. Aslında bildiğimiz şeyler olması.. Kimi kimden koruyorsun ki? Bir çcocuğun annesinden yada babasından korunması gerekmez, anne ve babanın o çocuğu koruması gerekir!! <br />
<br />
Zaman zaman kopukluk hissedebilirsiniz film de, polislerin hayatları ile ilgili bölümlerin bazılarında "acaba fazla mı, bu bölümlere gerek var mı?" hissine kapılabilirsiniz. İlk başta benim de fazla bulduğum sahneler vardı (Atış talimleri vs) , sonra üzerinde düşününce film de polislerle birlikte olayların için de olduğumuzdan, onların da hayatının içinde olmamız gerekliydi diye bir sonuca vardım. Ve gerçekten o film sadece ve sadece birimdeki olaylar üzerine olsaydı bence izlenmesi çok daha zor olurdu. <br />
<br />
Ve böyle birim olmasının bile yetersizliği.. Teşkilat içerisinde bile yeterli saygı ve önemi görmemesi ise diğer bir acı gerçek. <br />
<br />
Aklınız alır, içiniz kaldırır, yüreğiniz dayanırsa izleyin. <br />
<br />
IMDB Puanı: 7.3Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-67509254891745922272012-09-04T17:53:00.001+03:002012-09-04T17:55:47.237+03:00Donnie DarkoDonnie Darko<br />
<br />
Yönetmen: Richard Kelly<br />
2001 - ABD<br />
Dram, Gizem, Bilim-Kurgu<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYVBcRT3WNe4HrNqN5wGBgvs_lFhNlY7ImbZoZ5xCPW_cJ3Gb_g5VUktXsZ8m3JgSWIBq31tRT7lSh5Vmct1OwnpoQfYFhD1m7epJliTUfQDYUfZtrVNLzfZqg-Zo21yPUdOdreE24Y80/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYVBcRT3WNe4HrNqN5wGBgvs_lFhNlY7ImbZoZ5xCPW_cJ3Gb_g5VUktXsZ8m3JgSWIBq31tRT7lSh5Vmct1OwnpoQfYFhD1m7epJliTUfQDYUfZtrVNLzfZqg-Zo21yPUdOdreE24Y80/s320/images.jpg" width="216" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Biraz ortalık karışabilir bu filmi anlatırken, ben izlerken özellikle sonunda biraz karıştım çünkü. Ama izlemekten çok keyif aldığım filmlerden biri oldu. Ayrıca belirtmek isterim ki, müzikleri de bir harikaydı. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Film 80 lerin sonunda geçiyor. Donnie (Jake Gyllenhaal) piskolojik sorunları olan 16 yaşında liseli bir genç. Film de şizofren olduğu iddası var. Geceleri onu uyandıran ve talimatlar veren bir tavşan görüyor. Ayrıca psikolojik destek alıyor. Bir ablası ve bir kız kardeşi var. Görünür de sorunsuz bir aile.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-hKmBjD3cEWI/UEYUTLy2AGI/AAAAAAAABN8/1hicMeiJfiQ/s1600/images33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-hKmBjD3cEWI/UEYUTLy2AGI/AAAAAAAABN8/1hicMeiJfiQ/s1600/images33.jpg" /></a></div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
Benim özellikle ilgimi çeken detaylar;</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
Yemek masasında iki kardeşin, küçük kardeşleri ve anne babaları yanlarındayken gayet küfürlü bir şekilde tartışmaları ve kimsenin buna pek tepki vermemesi. Donnie'nin annesine "Kaltak" diyebilmesi ve bunun çok sakin karşılanması. Dejenere gençlik? (Ne kadar doğru tanımladım bilemiyorum ama) </div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGvx1WF_AZfw4QWQTurDuBxEwNP4OEh6qhOa0EDUCxzaEt9fB755lB9-CpwFhm2-IlCRa0JxVkGwcM4rpMDATtfIcUG_0_WJ1qnMh-yeMSAfc92JML-SKn-txJXCh1UIeVfXZKuWkQg2Y/s1600/imagesCAEO5928.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGvx1WF_AZfw4QWQTurDuBxEwNP4OEh6qhOa0EDUCxzaEt9fB755lB9-CpwFhm2-IlCRa0JxVkGwcM4rpMDATtfIcUG_0_WJ1qnMh-yeMSAfc92JML-SKn-txJXCh1UIeVfXZKuWkQg2Y/s1600/imagesCAEO5928.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Donnie okulda da uyumsuz bir öğrenci, aslında uyumsuz demek bana yanlış geliyor. Çünkü savunduğu herşey düzene ve sisteme karşı. Yani aslında doğru olanı yüksek sesle söylüyor. Özellikle ilgimi çeken sahnelerden birisi, hayatta ki herşeyi sevgi ve korku olarak ayırmaya çalışan öğretmenine karşı yaptığı konuşma idi. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<strong>Öğretmen:</strong> ling ling yerde parayla dolu bir cüzdan bulur. cüzdandaki parayı alıp, cüzdanı ehliyetin üzerinde yazan adrese götürür.''</div>
<strong>Donnie:</strong> kusura bakmayın, bayan farmer. bunu anlayamıyorum.<br />
<strong>Ö:</strong> nereye uygunsa orayı x'le işaretleyeceksin sadece.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<strong>D:</strong> ne yapılacağını biliyorum ama olayları öylece iki kategoriye ayıramazsınız. her şey bu kadar basit değil.</div>
<strong>Ö:</strong> yaşam çizgisi bu şekilde bölünmüş ama.<br />
<strong>D:</strong> <strong>ama yaşam bu kadar basit değil.yani ling ling parayı geri vermese ne olacak ki? bunun korkuyla ya da sevgiyle bir alakası yok.</strong><br />
<strong>Ö:</strong> sevgi ve korku insanların en derin duygularıdır.<br />
<strong>D:</strong> tamam ama beni dinlemiyorsunuz. <strong>hesaba katılması gereken başka şeyler de var; insani duyguların tüm spektrumu gibi mesela. her şeyi öyle iki kategoriye ayırıp geri kalanları görmezden gelemezsiniz!</strong><br />
<strong>Ö:</strong> verilen ödevi tamamlamazsan sıfır alacaksın. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-_EYmV6hAdd0/UEYO9URZm-I/AAAAAAAABNA/-whqSsX9qJg/s1600/donnie-darko_313612.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="134" src="http://4.bp.blogspot.com/-_EYmV6hAdd0/UEYO9URZm-I/AAAAAAAABNA/-whqSsX9qJg/s320/donnie-darko_313612.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Tabi ki bu filmde de gençlere doğru şeyler öğretmeye çalışan idealist edebiyat öğretmenimiz Karen (Drew Barrymore) var, fakat ne yazık ki okulda ömrü pek uzun olamıyor. Her zaman bu böyle değil midir zaten? </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
Donnie tavşanın verdiği talimatlarla bir çok şey yapıyor, okulun su basması, okula gelen kişisel gelişimci arkadaşın evinin yakılması ve adamın bütün pisliklerinin ortaya dökülmesi vs vs.. Aslında tavşanın doğru şeyler yaptırdığını da düşünmeye başlıyorsunuz. Ben düşündüm şahsen. Gretchen (Jena Malone), Donnie'nin kız arkadaşı. Sadece o Donnie'yi anlıyor gibi etrafında, çünkü onunda bolca sorunları var. Roberta Sparrow var bir de ve gizemli kitabı. O kitabı okusak birşeyler çözeriz sanki :) </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYAjQ_FslRsrA9VDAUnX5DlN2FJnDDcpGTvC_kJlVmzSQRryUYZOP0_L_EhjsX6B6FdTjUT_-iiczCN8QOEO5RpPn32rIExhxqjfSIfHcu9eNNQ4pK2EzQVxbUrLSid6fCdfOc89EN1_s/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYAjQ_FslRsrA9VDAUnX5DlN2FJnDDcpGTvC_kJlVmzSQRryUYZOP0_L_EhjsX6B6FdTjUT_-iiczCN8QOEO5RpPn32rIExhxqjfSIfHcu9eNNQ4pK2EzQVxbUrLSid6fCdfOc89EN1_s/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
Psikolojik tedavi durumu var. Ne kadar doğru bir tedavi altında Donnie tartışılır. İlacı verdim, düzelicek. Düzelmedi mi? İlacın dozunu arttıralım. Ne güzel dünya ohh mis.<br />
<br />
Donnie'nin tavşanın talimatları ile dışarı çıktığı bir gece eve jet motoru düşüyor. Tam da Donnie'nin odasına ve o dışarı da olduğundan kurtuluyor. (Bu kısım önemli) </div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
Ve son. Merhaba, şaşırmaya hazır mısınız? Sonunu söylemesem çok daha iyi olur düşüncesi ile ben kendi sorularımı sıralamak istiyorum. </div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
Şimdi bütün bunlar ne idi? Gerçekte olamayacağı bir insan gibi davranmaya çalışan Donnie'nin hayal gücü mü? (Hayallerinde bir sevgisi oldu, okulu birbirine kattı vs. ) Paralel Evren mi? Zaman da ileriye gidiş yada geriye dönüş? Peki bütün olacakları biliyorsa Donnie neden o yataktan kalkmadı ve o aptal sırıtış neydi? Donnie olanları görüp geri mi döndü? Yazdığı geleceği beğenmedi mi? Bütün film boyunca geçmişimi izledik? Kendini mi feda etti Gretchen için? </div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-B2zN8b-Laq0/UEYUfDOVGdI/AAAAAAAABOE/rCf3wyjNRzs/s1600/images22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-B2zN8b-Laq0/UEYUfDOVGdI/AAAAAAAABOE/rCf3wyjNRzs/s1600/images22.jpg" /></a></div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Ve filmden aklımda kalan en güzel replik;</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
-<strong>neden o salak tavşan kostümünü giyiyorsun?</strong></div>
<strong>-neden o salak insan kostümünü giyiyorsun?</strong><br />
<br />
<a href="http://www.donniedarkofilm.com/">http://www.donniedarkofilm.com/</a> Filmin internet sitesi, şifre çözmeyi severseniz sizi güzel şeyler bekliyor. Site ödül de almış okuduğum kadarıyla. <br />
<br />
Yazdım ve arkasından bir daha okumayacağım ble yazdığımı :) Anlayan bir gelsin bana doğru lütfen.. Her türlü fikre açığım bu film ile ilgili. Yoksa bende mi bir sapşallık var, bu kadar karıştım? Ama asla izlediğime pişman değilim. Hatta dur bir daha izleyeyim.. <br />
<br />
Bu arada yönetmenin ilk filmi ama sonrasındaki filmleri çok başarılı değil anladığım kadarıyla. (Neye göre, kime göre tartışılır başarı durumu ama)<br />
<br />
IMDB Puanı: 8.2<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-59493714005966874322012-08-29T20:19:00.001+03:002012-08-29T20:19:08.990+03:00GrieeX Film Arşiv ProgramıBir arkadaşım sayesinde tanıştığım bu program, benim gibi bir kaç harici bellekte ve 2 bilgisayarda yüzlerce film bulunduran ve bazen neyi nerede bulacağını, hangi filmin elinde olduğunu ya da olmadığını bulamayan insanlar için çok faydalı. <br />
<br />
Programı bilgisayara yüklüyorsunuz (ki çok basit ve kısa sürüyor) Sonra ister bilgisayardan, ister harici belleklerinizden filmlerinizi seçip programa atıyorsunuz. Daha sonra ister IMDB'den ister Türk sinema sitelerinden filmle ilgili bilgileri, puanları, konuları, oyuncuları tek tıkla indiriyorsunuz. İzlediğim ya da izlemediğim diye işaretleme olanağı da mevcut. Filme kendi verdiğiniz puanı bile yazabileceğiniz bir alan vardı diye hatırlıyorum. <br />
<br />
Kullanımı çok kolay, programı indirdikten sonra hemen çözeceğinize eminim. Anlatmama bile gerek yok aslında. <br />
<br />
Bütün filmlerimi programa atma girişimim, yoğunluk sebebi ile sekteye uğramıştı. Şimdi yeniden ilgilenmeye başlamışken, faydası olur düşüncesi ile paylaşmak istedim. <br />
<br />
<a href="http://www.griee.com/tr">http://www.griee.com/tr</a><br />
<br />
Sevgiler. Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-38498462639294248512012-08-29T01:40:00.000+03:002012-08-29T01:41:08.438+03:00La fille sur le pont - Girl On The BridgeLa fille sur le pont - Girl On The Bridge - Köprüdeki Kız<br />
<br />
Yönetmen: Patrice Leconte<br />
1999 - Fransa<br />
Komedi, Dram, Romantik<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-Imlo0QNuw_s/UD1Ave3A0VI/AAAAAAAABAs/rTmclfE7FCU/s1600/imagesCA9UDKKC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-Imlo0QNuw_s/UD1Ave3A0VI/AAAAAAAABAs/rTmclfE7FCU/s1600/imagesCA9UDKKC.jpg" /></a></div>
<br />
Film Adèle'nin (Vanessa Paradis) kendisini anlattığı sahne ile başlıyor. Yüzünü görmediğimiz bir kadınla söyleşi yapıyor ve hayatını anlatıyor. Daha 22 yaşında. Daha bu sahnede umutsuzluğunu, hatalarını, sevilmek arzusu ile elini her uzatan ile her yola gittiğini, hatalarından ders almadığını görüyoruz. Söyleşi bence oldukça dürüst ve Adele'yi tanımamız ve anlamamız için oldukça yeterli.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_6auXjLxUPkV3SMgBGAR9O6iDszh0zmUyFU8CyBwyYO83E-fHL9JOzJdW5eF9Zz_v6xEDFcH-hIImf4BTxlS7WvIxk4h8-fSsn9z1SgtEl6oOQdzJCZ3dQh98lxv64KyrCrOx1rxR4f0/s1600/untitled22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_6auXjLxUPkV3SMgBGAR9O6iDszh0zmUyFU8CyBwyYO83E-fHL9JOzJdW5eF9Zz_v6xEDFcH-hIImf4BTxlS7WvIxk4h8-fSsn9z1SgtEl6oOQdzJCZ3dQh98lxv64KyrCrOx1rxR4f0/s1600/untitled22.png" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif;"><strong><span style="color: #333333;">"Geleceğimi büyük
bir tren istasyonundaki banklı ve damalı bir bekleme salonu gibi
görüyorum. Dışarıdaki kalabalık beni görmeden koşturuyor. Hepsi bir acele
içinde, trene veya taksilere biniyorlar. Gidecek bir yerleri,görecek birileri
var. Ve ben orada oturuyorum, bekliyorum.</span></strong><strong>
</strong><span style="color: #333333;"><strong><em>-</em>Neyi bekliyorsun
Adele? </strong></span></span><span style="color: #333333; font-family: "Trebuchet MS", sans-serif;"><strong>Bir şeyler olmasını"</strong></span></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSZNHD3GpsZws_DKuX9VL3KfLuRjGt7prOEIDcupABkkNnEzyg_QYZyuGXnWUZAg2wzqnR-v9UNGPplZX5sJ7T_y5ww0d7V9pwNUGnuwF3rtzlGdGFZXGoXGzzJM_Xf8OsZUV3Jzr7RE4/s1600/imagesCAWA27WT.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSZNHD3GpsZws_DKuX9VL3KfLuRjGt7prOEIDcupABkkNnEzyg_QYZyuGXnWUZAg2wzqnR-v9UNGPplZX5sJ7T_y5ww0d7V9pwNUGnuwF3rtzlGdGFZXGoXGzzJM_Xf8OsZUV3Jzr7RE4/s400/imagesCAWA27WT.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Sonra sahne bir köprüye geçiyor, Adele köprü de ve atlamak üzere. Yanına yaklaşan bir erkek onunla konuşmaya başlıyor. Gabor (Daniel Auteuil) Adele'yi atlamaktan vazgeçirmeye çalışıyor ve bunu yaparken oldukça dürüst..<br />
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif;">"-<strong> Onu siz mi kurtardınız?</strong></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<strong><span style="font-family: "Trebuchet MS", sans-serif;">- Çok karanlıktı kimin kimi kurtardığını söylemek
zor"</span></strong></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-cZJp61p71XM/UD1AwLWZoMI/AAAAAAAABA0/cEWafqow42o/s1600/untitled11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-cZJp61p71XM/UD1AwLWZoMI/AAAAAAAABA0/cEWafqow42o/s1600/untitled11.png" /></a></div>
<br />
Gabor hayatını sirklerde, gösterilerde hedef tahtasına bağladığı kadınlara bıçak atarak geçiriyor ve bu kadınlar genelde köprülerden, sahillerden bulduğu ve onunla çalışmaya ikna ettiği umutsuz kadınlar.. Zaten ölmek istemiyor muydun? Birşey kaybetmeyeceksin.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0VtgZkegzU5ienBzgA-tuhLQjeoCRoQ9q01zRGOkfX_fMOAfkQrUcw1qUlLF7G3WPCLNleAhIkeKmuS8ZYkljOs7ngYQzwbA6mQx6THJkoXdLkdV8U3TfKPE73u4m9HrYhZva-zpZm2A/s1600/imagesCA6O9A64.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0VtgZkegzU5ienBzgA-tuhLQjeoCRoQ9q01zRGOkfX_fMOAfkQrUcw1qUlLF7G3WPCLNleAhIkeKmuS8ZYkljOs7ngYQzwbA6mQx6THJkoXdLkdV8U3TfKPE73u4m9HrYhZva-zpZm2A/s1600/imagesCA6O9A64.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Adele ve Gabor birlikte bir yolculuğa çıkıyorlar. Adele için şaşırtıcı, Gabor için ise umut dolu demek yeridir. Gabor'un Adele'nin çok farklı olduğuna inancı tam. <br />
<br />
Şanssızlığına inanmış genç bir kadın ve onun çok şanslı olduğuna inanan ve inandırmaya çalışan bir adam. Adele hala hayatının erkeğini, doğru insanı aramaktan vazgeçmemiş. Gabor ise hiç kimseye hayır dememiş bu genç kadının yanında kalmasından başka birşey istemeyen bir erkek. <br />
<br />
Bu iki insan birlikte iken talih yanlarında ama ayrı ayrı dağılıyorlar. Hayata karşı mücade etmek için bazen yanınızda birileri gerekir, size inanan birileri. <br />
<br />
Filmin repliklerinin hepsini not etmek istedim, her biri benim için ayrı anlamlar taşıdı. <br />
<br />
<strong>"Sana bir hikaye anlatacağım. Uzun zaman önce caddenin çift tarafında oturdum, 22 numarada. Karşıdaki evleri seyrettim. Daha mutlu insanları düşündüm. Odaları daha güneşliydi, partileri daha eğlenceli. Ama aslında odaları daha karanlık ve küçüktü ve onlar da karşıdaki evleri seyrettiler. Çünkü; biz şansı hep sahip olmadığımız şeyler olarak düşünürüz. "</strong><br />
<br />
Filmin tamamı siyah beyaz çekilmiş ve bu bana bu film için daha da anlamlı geldi. Ayrıca filmin başındaki müzik ve filmin sonunun geçtiği yerler sizi şaşırtıcak. Eski İstanbul görmek isterseniz, bu filme buyrun derim.. <br />
<br />
Ben bu filmi çok sevdim, izlerken bolca güldüm, duygulandım. <br />
<br />
Vanessa, söylemeden geçemeyeceğim; sen benim nefret ettiğim ayrık dişlerime az da olsa sempati duymama tek sebepsin.. <br />
<br />
<br />
IMDB Puanı: 7.5Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-42821277433735244642012-08-27T21:11:00.001+03:002012-08-27T21:14:07.380+03:00Take Shelter - SığınakTake Shalter - Sığınak<br />
<br />
Yönetmen: Jeff Nichols<br />
2011 - ABD<br />
Dram, Gerilim <br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-DPNeATDDzEo/UDqaK44sNiI/AAAAAAAAA80/srEx67DkXmc/s1600/images11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-DPNeATDDzEo/UDqaK44sNiI/AAAAAAAAA80/srEx67DkXmc/s1600/images11.jpg" /></a></div>
<br />
Curtis (Michael Shannon) ve Samantha (Jessica Chastain) işitme engelli kızları Hannah (Tova Stewart) ile birlikte küçük bir kasaba da yaşamakta olan birbirine son derece bağlı bir aile. Geçim sıkıntıları var anne ve baba kızlarının tedavisi için bolca çalışmakta. Geçim sıkıntıları var. Kızlarının tedavisi için para biriktirmek yegane amaçları. <br />
<br />
Görünürde iyi bir hayatları var aslında, güvenli bir ortam, güvenilecek dostlar, sağlık sigortası olan bir iş.. Arkadaşlarının bile özendiği bir aile. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRFmD-vgJbDwXtpVKs5QU87WKuiJSYkfh_qicID5VJXtCqBhjloULbO5kPB5zn2fyh3YndRm-l-tqQlkwICE5qvxaZjv5PScZrYs9lBzD2t06ovrjDIW5WsIvJaHx75U0SClgHWCEvxzU/s1600/imagesCA47IPTM.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRFmD-vgJbDwXtpVKs5QU87WKuiJSYkfh_qicID5VJXtCqBhjloULbO5kPB5zn2fyh3YndRm-l-tqQlkwICE5qvxaZjv5PScZrYs9lBzD2t06ovrjDIW5WsIvJaHx75U0SClgHWCEvxzU/s1600/imagesCA47IPTM.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Hannah genelde yalnız, diğer çocuklarla iletişim kurmakta bazen sorunlar yaşıyor. Ailesi ile çok sabırlı ve kızları konusunda çok hassaslar, hayatının amacı kızları. Özellikle dikkatimi çeken ve beni duygulandıran sahne; İkisinin de kızları uyurken fısıldayarak konuşmaya çalışması ve ses çıkmasın diye ayakkabılarını çıkararak yürümesi oldu. <br />
<br />
Curtis bir anda yaklaşan bir kasırga ile ilgili rüyalar görmeye başlıyor, bir süre sonra bu gördükleri rüya olmaktan çıkıp gündüz de gördüğü halüsinasyonlara dönüşüyor. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAmfdtQ8Ee-Z0Z9ozP_8JgF_81sRmGI1NeFcNNMQnpn_N0H_KZ_3LDMDFaAp3YYxADp2YBb7B7EYFzfTWCh7CWuemxa7SUmy-77BcMZ2GcI9VErQgoRLb3kdv06oohQ-m-_Zsm-sBLplY/s1600/imagesCA5D4I0S.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAmfdtQ8Ee-Z0Z9ozP_8JgF_81sRmGI1NeFcNNMQnpn_N0H_KZ_3LDMDFaAp3YYxADp2YBb7B7EYFzfTWCh7CWuemxa7SUmy-77BcMZ2GcI9VErQgoRLb3kdv06oohQ-m-_Zsm-sBLplY/s1600/imagesCA5D4I0S.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
İlk başta beklediğiniz, bu kadar bağlı bir aile de eşi ile paylaşması olur fakat Curtis bunu yapmıyor, eşinin, yakın arkadaşlarının dikkatini çekecek derece de tuhaf davranışlar sergilemeye başlıyor. Bir yandan da çıkış yolu bulmak için destek alıyor, doktorlar, psikiyatrisler.. Fakat sonuç alamıyor. Eşi ile paylaşmamasının altında da yatan sebepler var. <br />
<br />
Film ilerledikçe, Curtis'in kendi ailesi ile ilgili sorunları olduğunu ve eşi ve kızından oluşan küçük ailesini korumak için aslında içinde önlenemez bir savaş verdiğini farkediyoruz. Kabuslarında kızına ve kendisine zarar veren herkesi, gerçek yaşamda ailesinden uzaklaştırıyor. <br />
<br />
Rüyalar da baş karakter öncelikle kızı, devamlı kızını korumaya çalışıyor. Sığınık yapmaya başlaması ise tamamen ailesini korumak için. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/--VJqKMXcnj0/UDu1u0yZHFI/AAAAAAAAA90/CetPj6yYTJ8/s1600/untitled11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/--VJqKMXcnj0/UDu1u0yZHFI/AAAAAAAAA90/CetPj6yYTJ8/s1600/untitled11.png" /></a></div>
<br />
Film de sığınak bence tamamen sembol. Curtis'in boğuştuğu şeylerin dışa vurumu ise bir fırtına.. Curtis'in fırtına korkusu da tamamen korktuğu şeylerin bir sembolu.. Ailesini kaybetme korkusu, annesine benzeme korkusu, kızına yardım edememe korkusu.. Ya da gerçekten öyle mi? Filmin sonu beni ikileme düşürdü. <br />
<br />
Sessiz, sakin ilerleyen, fakat gerilimi yüksek, huzursuz, üzen, düşündüren, eşlerin birbirine olan sevgi ve dayanışma karşısında mutluluk uyandıran bir film.<br />
<br />
Gerçeklik ve paranoya arasında gidip geliyor. <br />
<br />
Sonu filmden de ilginç. Sonu ile ilgili farklı bir fikir varsa duymak isterim, benim kafamı karıştırdı, şaşırttı, bir kaç gün düşündürdü. <br />
<br />
Son olarak Jessica Chastain son zamanlar da bir çok film de karşıma çıktı ve onu izlemek gerçekten çok zevkli. Bu filmde ki oyunculuğu da harikaydı. Michael Shannon ise mimiklerini bolca kullandığı bu film de gerçekten başarılıydı. <br />
<br />
<br />
IMDB Puanı : 7.5Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-71571929797191801192012-08-22T10:00:00.000+03:002012-08-26T23:54:51.381+03:00Before the Rain - Pred Doždot Before the Rain - Pred Doždot - Yağmurdan Önce<br />
<br />
Yönetmen: Milcho Manchevski<br />
Yapım: 1994 Makedonya - Fransa - İngiltere<br />
Dram, Savaş<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-Ully0qiWhV8/UDPLpNNInVI/AAAAAAAAA5A/L1eU5vdU5TQ/s1600/imagesCAM444U7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-Ully0qiWhV8/UDPLpNNInVI/AAAAAAAAA5A/L1eU5vdU5TQ/s1600/imagesCAM444U7.jpg" /></a></div>
<br />
Makedonya - Londra - Makedonya hattında, Sözcükler, yüzler ve fotoğraflar olarak birbirine bağlanamayan ama aslında birbirine sıkı sıkı bağlı,iç içe geçmiş, birbirinin içinde, dışında, başında yada sonunda 3 ayrı bölümden oluşan muhteşem film. Kronolojik bir sıra yok ve bir ara ne, ne zamandı karışıklığı yaşanması muhtemel, o yüzden çok dikkatli izlenmesi gerekiyor. <br />
<br />
"circle is not round - time never dies" bu cümle ile özetleyebiliriz tüm filmi. <br />
<br />
Bir yanda Londra bir yanda Müslüman Arnavut köyleri bir yanda Hristiyan Makedonlar.. Ne kadar uzak, ne kadar yakın? Yan yana köyler de birbirlerinin dillerini anlamayan insanlar. Bir zamanlar dost, artık düşman.. Etnik bir nefret. <br />
<br />
<strong>Sözcükler :</strong> Makedonya. Eski bir Manastırda Makedonyalı genç Kiril (Grégoire Colin) odasında Zamira'yı (Labina Mitevska) bulur. Kiril sessizlik yemini etmiştir ama hiç konuşmasalar da anlarlar birbirilerini. Zamira kaçaktır ve Kiril bu daha yeni gördüğü, hiç konuşmadığı kıza herşey pahasına yardım eder. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-zj0atmcDfHY/UDRDI6UMUVI/AAAAAAAAA6E/JmDkG5E9BaM/s1600/imagesCASCP2QC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-zj0atmcDfHY/UDRDI6UMUVI/AAAAAAAAA6E/JmDkG5E9BaM/s1600/imagesCASCP2QC.jpg" /></a></div>
<br />
<strong>Yüzler:</strong> Londra. Fotograf Redaktoru Anne (Katrin Cartlidge), kocası ile sorunlar yaşamaktadır ve ayrılmak istemediktedir. Kocası Anne'den ilişkileri için bir şans, biraz zaman ister. Hangi zaman? Zaman nedir? Zaman ne zaman tükenir? Aynı zamanda fotoğrafçı sevgilisi Aleksander (Rade Serbedzija) işinden istifa edip, ani bir şekilde Londra'ya dönmüş ve Makedonya'ya memleketine gitmelerini istemektedir. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6iczg_qKO-8tNuYrHxyU8yliuSztqgpM35R9Stu5PWN_6bDMZk-kS_7rdQRN-XBI0kKjBHZzwlApVzHnEMN05h1MIQtTMqk3sAjrSwr5VbAH6QDGY-o8CZPRL4MzdbI3VJTyUgUEkwW4/s1600/untitled1.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6iczg_qKO-8tNuYrHxyU8yliuSztqgpM35R9Stu5PWN_6bDMZk-kS_7rdQRN-XBI0kKjBHZzwlApVzHnEMN05h1MIQtTMqk3sAjrSwr5VbAH6QDGY-o8CZPRL4MzdbI3VJTyUgUEkwW4/s1600/untitled1.png" /></a></div>
<br />
<br />
<strong>Fotoğraflar: </strong>Aleksander (Rade Serbedzija) senelerce savaşların, kurbanların fotoğraflarını çekmekten yorgun, memleketine gidip sadece huzur bulmak ister. Ama savaş yanıbaşındadır. Dost düşman olmuş, yanı başındaki köye, bir zamanlar birlikte oynadığı arkadaşlarını görmeye gitmesi bile sorundur. Yıllar sonra diğer köye gidip sevgisi Hana'yı (Silvija Stojanovska) görebilmesi bile artık çok zordur. Aleksander'ın "fotoğraf makinem birinin ölümüne neden oldu." gibi bir cümlesi var film de. Oradaki konuşma ve nasıl öldürdüğü beni çok etkilemişti. İnsan hayatının değersizliği bir kez daha yüzümüze vurulmuş bu filmde de. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-zPS3LKQ2Qgk/UDRDMOIEYKI/AAAAAAAAA6U/xMifxzyYJJc/s1600/imagesCA2HFY22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-zPS3LKQ2Qgk/UDRDMOIEYKI/AAAAAAAAA6U/xMifxzyYJJc/s1600/imagesCA2HFY22.jpg" /></a></div>
<br />
Düşmanından kaçtığını zannederken aslında belki de en yakınındakidir canını yakıcak olan bilemezsin. Şiddetin bir sınırı yok ki. Kiminle savaşıyorsun? En çok birbirimizi öldürüyoruz farkında değiliz. Kendi kurşunumuzla ölüyoruz.<br />
<br />
Film bir şekilde başa dönüyor ama artık başladığımız yerde olamıyoruz. <br />
<br />
Müzikleri harika. Makedonya da geçen sahneler de bize hiç yabancı değil. Düğünler, sofralar, evler.. Film de o kadar çok detay var ki, düşündükçe hatırlanan ve hayran olunan. <br />
<br />
Anlatılmaz, izlenir, izlenir, bir daha izlenir bir film.. Çok şey yazmak istiyorum ama anlatmamalıyım bu filmi. Hatta bir kaç kez daha izlemeliyim.<br />
<br />
IMDB Puanı: 7.9Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-52295196337818790432012-08-18T11:00:00.000+03:002012-08-18T21:12:30.191+03:00Un Long Dimanche de FiançaillesUn Long Dimanche de Fiançailles - A Very Long Engagement - Kayıp Nişanlı<br />
<br />
Yönetmen: Jean-Pierre Jeunet<br />
Yapım: 2004 - Fransa<br />
Dram, Gizem, Romantik<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR5fAuJpyjV64lSfIlgOCJxY8KHgRlDBcclaO__CLwuYAYecWJ-nO-xj2HxBtfGxAb5yc8oGoDBBXxBR2FpNkSHKWhin5wWdMJnlEA_r-D-YiPsTCt59IhqHCP2YD87IDmZOqYjA-4Ldc/s1600/imagesCAUV4I6C.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR5fAuJpyjV64lSfIlgOCJxY8KHgRlDBcclaO__CLwuYAYecWJ-nO-xj2HxBtfGxAb5yc8oGoDBBXxBR2FpNkSHKWhin5wWdMJnlEA_r-D-YiPsTCt59IhqHCP2YD87IDmZOqYjA-4Ldc/s1600/imagesCAUV4I6C.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
Mathilde (Audrey Tautou) ve Manech'in (Gaspard Ulliel) hikayesi... İdama mahkum edilmiş 5 adamın hikayesi.. Onları bekleyen kadınların hikayesi, savaşın dağıttığı hayatların hikayesi..<br />
<br />
Mathilde 1. Dünya Savaşı sona ermekteyken geri dönmeyen nişanlısının peşine düşer. Nişanlısı, 4 kişi ile birlikte idama mahkum olmuş ve tarafsız bölgeye gönderilmiştir. Mathilde sevgilisinin başına gelenleri öğrenmek için, vazgeçmesini söyleyenleri dinlemeden, önüne çıkan her engeli aşarak zorlu bir yolculuğa çıkar. Umudunu hiç bir zaman kaybetmez. Her seferinde farklı şeyler öğrenir, farklı hikayeleri dinler.. Nişanlısı ile birlikte diğer 4 adamın da hikayesinin içerisine girer.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-d-wHymRm03Y/UC7HN132dKI/AAAAAAAAA3k/7ZEx4JPg-i8/s1600/imagesCABJD082.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-d-wHymRm03Y/UC7HN132dKI/AAAAAAAAA3k/7ZEx4JPg-i8/s1600/imagesCABJD082.jpg" /></a></div>
<br />
Aşklarının başlangıcı bile öyle güzel ki, film boyunca Mathilde'nin vazgeçmeyeceğini hissediyorsunuz. Bir yandan çok güçlü, bir yandan çok kırılgan, ama kendinden çok emin. Film her durakta sizi şaşırtıyor, farklı bir hikayenin içerisine çekiyor ve sonunu sabırsızlıkla bekliyorsunuz. Hikaye bence çok güzel kurgulanmış..<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-8oLzf5e3fhk/UC7HPGpKDoI/AAAAAAAAA3o/qY1vD3P1MTA/s1600/imagesCATLEV22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-8oLzf5e3fhk/UC7HPGpKDoI/AAAAAAAAA3o/qY1vD3P1MTA/s1600/imagesCATLEV22.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Hikaye sadece Manech'in hikayesi değil, diğer 4 adamın hikayeleri de onun kadar ilginç. Sevdikleri adamlar için büyük fedakarlıklar yapmış 2 kadın daha var film de. Elodie (Jodie Foster) ve Tina (Marion Cotillard - hastayım sana kadın!). Elodie'nin hikayesi çaresizlik insana neler yaptırır dedirten cinsten, beni çok etkiledi. Tina ise intikam meleği rolünde, o da sevgilisini arıyor ama farklı şekillerde. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-6yBeQahUeJs/UC7HNYg7ixI/AAAAAAAAA3c/bj7Jg0E8Aeo/s1600/imagesCA2UDHCY.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-6yBeQahUeJs/UC7HNYg7ixI/AAAAAAAAA3c/bj7Jg0E8Aeo/s1600/imagesCA2UDHCY.jpg" /></a></div>
<br />
Savaş'ın iyi bir şey olduğunu kim söyleyebilir? Savaşları ülkeler kazanır peki o ülkelerin insanları? Kaybeden hep onlardır.. Kavuşamayan sevgililer, dağılan aileler, yok olan umutlar... Bir yanda cephede aklını yitiren askerler, bir yanda küvet içinde keyif yaparken ölüm emri imzalayan generaller.. Farklı aşklar, farklı umutlar, farklı çözümler.. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEishUzs_cll70xQ2rLKfKt_wSrbI6zktGuhSM4Io9BwgtmIKaLHoqSeLEbUCmBNbO5Uee6Jw8HMoeALQ2ZHiZ_-57zi3snqf0vSHNXoKenVo5DJvOmi1AU9GcC8s7Ycu4FxHzpHzTBEogg/s1600/imagesCAXJ172A.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="138" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEishUzs_cll70xQ2rLKfKt_wSrbI6zktGuhSM4Io9BwgtmIKaLHoqSeLEbUCmBNbO5Uee6Jw8HMoeALQ2ZHiZ_-57zi3snqf0vSHNXoKenVo5DJvOmi1AU9GcC8s7Ycu4FxHzpHzTBEogg/s320/imagesCAXJ172A.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Mathilde'nin batıl inancı, kendisini inandırma şekli bizim de film boyunca heyecanlanmamızı sağlıyor. Bir de "yürürken acıyor mu?" cümlesine dikkat! <br />
<br />
Görsel olarak çok güzel bir filmdi. Bir yandan savaşın en pislik halini gösterirken bir yandan da bana "aşk başka başka" dedirten o büyük aşk'ı, aşık kadınları, umudu, çaresizliği izlettiren bir film. Çok dikkatli izlemeli diye düşünüyorum. <br />
<br />
Bildiğiniz savaş filmlerinden asla değil.. Bu yanılgıya düşüp izlememek için direnmiştim ama çok farklı bir filmdi. Kesinlikle izlediğinize pişman olmazsınız. <br />
<br />
Bir de lütfen, yönetmen ve oyuncu aynı diye Amelie ile karıştırma gafletinde bulunmayalım!<br />
<br />
Bu filmi izlemen gerekiyor diyerek günlerce baskı yapan, sonunda dayanamayıp filmi de alıp gelen ve benimle izleyen canım arkadaşıma teşekkürler :) <br />
<br />
IMDB Puanı: 7.8Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5374863480641723535.post-83964418048528409172012-08-13T15:13:00.000+03:002012-08-13T15:13:10.393+03:00World's Greatest DadWorld's Greatest Dad<br />
<br />
Yönetmen: Bobcat Goldthwait<br />
Yapım: 2010, Amerika<br />
Komedi, Dram<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-1jqXqh55OK0/UCjhBEmTMsI/AAAAAAAAAzg/hFoCOrq7_Cs/s1600/imagesCADV0R88.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-1jqXqh55OK0/UCjhBEmTMsI/AAAAAAAAAzg/hFoCOrq7_Cs/s1600/imagesCADV0R88.jpg" /></a></div>
<br />
Lance Clayton (Robin Williams), oğlu Kyle (Daryl Sabara) ile birlikte yaşayan bir Edebiyat öğretmenidir. Kyle tam bir baş belası ergen genç. Kendisinden filmin en başından itibaren nefret edeceğinizi garanti ediyorum! <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-w0vmVyh9NPA/UCjhBwy-GKI/AAAAAAAAAzk/5NnGme67j1s/s1600/untitled22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-w0vmVyh9NPA/UCjhBwy-GKI/AAAAAAAAAzk/5NnGme67j1s/s1600/untitled22.png" /></a></div>
<br />
Kyle çok, oldukça çok tuhaf bir şekilde ölünce (Nasıl olduğunu filmi izlerken görseniz daha iyi olur bence, keyfini kaçırmak istemem) Lance oğlunun ölümünü intihar gibi gösterir ve onun ağzından bir de intihar mektubu yazar. <br />
<br />
Mektup yerel bir gazete de yayımlanınca, bir anda ilgi odağı olur. Lance oğlunun adını kullanarak yazmaya başlar ve Kyle bir anda ünlü bir yazar olur!!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWS3-x4QITqmcmd2Xk56MFsAf89DZRQo6RZmUhz9WSG-PFPKZg2oaguNVJ0sKjQK0FDtDHgOkhZfXBDqq6tpm0ygHmp8DSoTU23rWP6xj4AFsT_RJTHn8srHJDoncXGs0iTHSAn5EFmpQ/s1600/untitled654.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWS3-x4QITqmcmd2Xk56MFsAf89DZRQo6RZmUhz9WSG-PFPKZg2oaguNVJ0sKjQK0FDtDHgOkhZfXBDqq6tpm0ygHmp8DSoTU23rWP6xj4AFsT_RJTHn8srHJDoncXGs0iTHSAn5EFmpQ/s1600/untitled654.png" /></a></div>
<br />
Şimdi öncelikle şunu söylemek istiyorum, filmin sonundan nefret ettim!! Bir kere de doğru olanı (neye göre, kime göre tabi ki) yapmayın ey Amerikalılar!! Böyle güzel bir filmi bile böyle bir son ile mahvetmeyin bir kere de!! <br />
<br />
Lance senelerce yazıp duruken, kimsenin onun yazdıklarını görmemesi ama bir yalan sonucu, kendi adını bile kullanamadan yazdıklarının ilgi görmesi de ayrı bir durum film de. <br />
<br />
Kyle öyle sevilen, herkesin hayranlık duyduğu, yazılar yazabilecek derinliğe sahip bir gencimiz değil bir kere. Seveninden çok nefret edenin olduğunu söylemek doğru olur, hatta okul da onu pek farketmeyip, ciddiye bile almayanlar da oldukça çok. Fakat nasıl olduysa bu intihar mektubu ve yazılar sonucunda Kyle herkesin çok sevdiği, ilham aldığı bir insana dönüşüyor. Okul da yüzüne bile bakmayan herkesin onunla bir anısı var ve herkes en yakın arkadaşı!! <br />
<br />
Birisi ölür, kimsenin umurunda bile değilken bir anda herkesin umurunda olur. İyi olur, harika olur, mükemmel olur vs vs.. Bunu hakedenler de var ama haketmeyip göklere çıkardığımız insanlar daha fazla ne yazık ki. Ölüm, yaşam, başarı, başarısızlık, mutluluk, üzüntü.. farketmez. Etrafımız da herşeyden kendine pay çıkartmaya hazır insanlar hep vardır. Merhaba iki yüzlü insan dünyası!! <br />
<br />
Hayatımızdaki insanların ne kadar gerçek? Seviyormuş gibi yapmak, önemsiyormuş gibi yapmak, hep -mış gibi davranmak bir yerden sonra yük olmuyor mu? <br />
<br />
Çevremiz de böyle insanlar bolca var. Mış gibiciler bir de kendini kapatıp bir kaç gerçek kalabilen insanla gerçek dostluklar yaşamaya çalışanlar. <br />
<br />
Ricamdır, lütfen herkes beni sevmesin. Ben herkesi sevmiyorum çünkü..<br />
<br />
Sonunu görmezden gelebilirseniz bence izlenir, bolca gülersiniz, üzülürsünüz ve "evet ne yazık ki böyle" diye diye izlersiniz. <br />
<br />
IMDB Puanı: 7.0Sedahttp://www.blogger.com/profile/03262977887126161568noreply@blogger.com8